Algıda seçicilik malum. Yediklerimize ve içtiklerimize sadece kilo vermek adına değil özellikle sağlıklı yaşamak ve çocuklarımıza örnek olmak için dikkat etmeye başladığımdan beri konu üzerine araştırma ve makalelere daha çok dikkat eder oldum. Son zamanlarda en çok öne çıkan yazılar:
- Obezitenin esas suçlusunun yiyecekler değil durağan bir hayat biçimi olduğu
- İnsanların sağlığını, ölüme varabilecek kadar tehlikeye sokan şeyin öncelikli olarak yiyecekler değil durağan hayat olduğu
nu kanıtlayan bilimsel araştırmalar. Tabiki yediğimiz yiyeceklerdeki yağ ve şeker de çok etkili, fakat durağan hayat daha tehlikeli. Altta merak edenler için bazı yazıları listeledim.
Düşününki hepimiz çocukluktan itibaren günde kaç saat sabit bir şekilde sınıfta oturarak hayata başlıyoruz. Sonra özellikle Türkiye’de, dersaneler, özel dersler, evde ödev yapmak için devamlı oturur vaziyette kaldık. Zaten artık sokakta, bahçede saatlerce oynamak diye birşey kalmadı. Sonra çoğumuz masa başı bir işe girdik. Ben mesela günümün en az 10 saatini masada bilgisayar başında geçiriyorum. Çocuklarımız hareket istediklerinde de ya yorgun, ya uykusuz veya halsiz oluyoruz.
Ben zaten benim dermanımın düzenli spor olduğunu biliyordum. Gönül isterdi ki spor yanında daha aktif, günün en azından yarısını ayakta hareket halinde geçirmeme imkan veren bir işim olsaydı. Ama yok, o zaman en azından günde 1-15. saat kaslarımı ve kalbimi çalıştırmam lazım.
Sorun: Vakit yok. Bahanem çok.
Bu konuda kafamdaki engelleri atmama, kendisi de çalışan bir anne olan, 3 sene evvel Maraton, 2 sene evvel Triatlon’a katılmış ve bitirmiş bir anne yardımcı oldu. Tabiri caizse beni yeniden programladı. Umarım spor yapmak isteyen ama bunu bir türlü gününün içine yerleştiremeyen tüm okurlarıma bana olduğu gibi yardımcı olur. Kendisine, bendeki bu değişikliğe yardımcı olduğu için ömür boyu müteşekkir olacağım.
Herşey böyle başladı yazımda bahsettiğim Nisan 2010’da dibe vurma ve yavaş yavaş yüzeye çıkma uğraşları sırasında arkadaşımla konuşurken, maraton ve triatlon’a hazırlanmaya nasıl vakit bulabildiğini sordum. Her iki yarış da çok yoğun ve disiplinli bir çalışma gerektiriyor. Evinden uzakta bir işi var, çocuğu var.
Bana özetle, sporu gün içinde yaptığımız diş fırçalamak, yemek yemek gibi yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline getirmemi tavsiye etti. Sporu gün içinde öncelik olarak diğer herşeyin önüne koyacaktım. Spor yapmamak gibi bir alternatif olmayacaktı. Yemek yiyor muyum, evet; diş fırçalıyor muyum, evet; spor yapmak istiyor muyum, evet. O zaman bunlar aynı öncelik kategorisinde olacaktı.
Böyle düşünmeye başladığım zaman gün içinde bir şekilde spora vakit “yaratmaya” başladım. 2011 in ilk 4 ayında bloga yazı yazmama sebeplerinden biri budur. Zamanla çocuklar da “spor vaktini” idrak etmeye ve beni rahat bırakmaya başladılar. Bu süreçte çok severek yaptığım, yapmak için ertesi günden strese girmediğim, yapmak için resmen can attığım bir program buldum. Bu program aynı zamanda şimdiye kadar yaptığım sporlar arasında, getirdiği sonuçlar açısından da en verimli olanıydı. İlk başlarda biraz zorladı ama 2-3 hafta içinde rutine girdim. Şimdi sporu aksattığım zaman veya gün içinde sporu geçe bırakırsam vücudum resmen hareket istiyor. Spor yapmazsam çok büyük rahatsızlık duyuyorum. Aksattığım zaman ertesi gün hemen geri dönüyorum, telafi ediyorum.
Yaklaşık 1.5 senedir evde spor yaptığım için çocuklarıma da doğru örnek olmanın gururunu yaşıyorum. Çocuklarımın da ağırlıkları var. (Tepedeki resimde mavi ve kırmızı olanlar) Onlar da benimle beraber direnç bantları ile çalışıyorlar, barfiks yapıyorlar ve yoga yapıyorlar. Özellike Kıpırcan bu konuda çok hevesli ve hatta rekabetçi. Benimle çok zor yoga denge hareketlerini yapıyor. (Fotoda Kıpırcan crane – vinç – hareketini yaparken)
Aklıma hep, ufakken sabahları salonda şinav çeken babamın sırtına çıktığım geliyor. Şimdi aynısını çocuklarımla ben yapıyorum. Arada debeleniyoruz. Arada, “tamam beni rahat bırakın” diye yolluyorum. Öyle veya böyle haftada 6 gün sporumu yapıyorum.
Yaptığım program ise Beachbody şirketinin p90x ve İnsanity DVD leri. Bu program kaslarda kafa karışıklığı yaratarak hem kilo verip, hem de kasları kuvvetlendirmeyi sağlayan 90 günlük egzersiz serisi. p90x daha orta tempolu, İnsanity saf kardiyo. 13 haftalık hibrid bir program var. Her gün farklı bir DVD yapıyorsunuz.
Böylece artık spor salonuna para yetiştir, arabayla git, park bul, hazırlan, spor yap, duş al, geri gel derdi yok. Hava soğuk koşamam derdi yok. Canım sıkıldı bu spordan derdi yok. Hergün değişik birşey, değişik bir kas grubu. Bir gün yorduğun yeri ertesi gün dinlendiriyorum.
Bir kere düzenli sporu hayatıma sokunca anladım ki bu sadece kilo verme veya incelme olayı değil. Gün içinde enerjim daha fazla oluyor. Daha kuvvetli hissediyorum. Uzun vadede kalbimi, kaslarımı ve kemiklerimi de koruduğumu bilince zaten sporu bırakmak gibi bir seçenek ortadan kalkmış oluyor.
İlk paragrafta bahsettiğim makalelerin bazıları:
Sedentary lifestyle harmful more than you think.
Sitting Too Much?
‘Obezitenin en önemli nedeni durağan yaşam’
Ofise ayakta çalışma ortamı
Supermis ben de eve kondisyon bisikleti aldım zevk alıyorum onu cevirmekten.2-3 sene önce yürüme bandı almıştık ama nefret ettim ondan o kadar sıkılmıştım ki havlu aşacağı olmuştu bir de hantal!! Hayatımda hiç spor yapmadığım için zor geliyor ama yas ilerledikçe vücudumuz sporu istiyor zaten
Busra Hanim, Sevdiginiz bir seyi bulunca ona devam edin. Bisikler surerken kitap okumak icin http://pratikanne.com/2011/08/spor-yaparken-kitap-okumak-icin-kitap-tutacagi.html boyle birsey de yaparsaniz, bir tasla iki kus vurmus olursunuz.
Tebrik ediyorum canım, tüm yazılarını okudum. Aslında kilo vermeye odaklandğımız için sağlıklı bir hayat hedefini unutuyoruz,sen bunu başarmışsın çok güzel
Cok cok tesekkurler Gece, Evet aynen insan kafasinda yaptigi isin kapsamini, etiketini degistirince ne kadar cok sey farkediyormus meger. Helo’ya opucukler. 🙂
kanayan yarama parmak basmissiniz, üstelik CDlerim bile var, acilen baskalasmam gerek…
Cigdem Hanim, Hemen DVD leri takip TV basina. 🙂