Bir Türk olarak doğmanın hem çok iyi, hem de çok zor yanları var.
- Öncelikle herhalde mutfağında bu kadar çok sebze ve baklagil tüketilen başka mutfak yoktur. Bu açıdan kendimi çok şanslı hissediyorum. Memleketin dört bir tarafı zeytinyağı kaynağı. Soslanması gerekmeyen, ızgaradan alıp pelikan gibi yutabileceğin enfes balıklarımız var.
- Öte tarafta unlu, hamurlu yemekleri de çok fazla. Sağlıklı kahvaltılıklar bir yana açması, poğaçası, suböreği, tahinlisi ile bir pastane mefhumu var ki, kalbe zarar. Bir de et ağırlıklı yemekler. Bir Bursalı olarak Cemil-Cemal ustaların Uludağ Kebapçısız bir dünya düşünemiyorum (şu anda kırmızı et yemediğim halde). Altında yağa batırılmış pidesi, üstüne cızdırma tereyağı. (Bak bak kalbim teklemeye başladı) Hamurlu ve sütlü tatlılara girmiyorum bile.
Bu yüzden sağlıklı beslenmeye başlayabilmemin en büyük sebebi yurtdışında yaşıyor olmamdır. Çünkü sokağa çıktım mı beni baştan çıkartacak hiçbirşey yok. Türk pastanesi yok, abur cuburlar tam bir pislik, fast food dükkanlarına girenin aklı olmaz. Esas tehlike evdeydi. Onu da kafamda aştım sayılır. Annem de sağolsun beni anladı artık yemeklerime karışmıyor.
Kafamda aştığım şey şu: Yemeğimi kısmıyorum, kendimi sınırlamıyorum, sadece tercihlerimi sağlıklı yiyeceklerden yana kullanıyorum. Annem bol tereyağlı pilav yapmış olabilir. Ben sadece sebzem ve salatam ile mutluyum. Elimin altında sağlıklı bir alternatif hazır olduğu sürece hiç problem yok.
Bir de evdekileri çok uyuz ettiğimi bilerek, özellikle yediğimiz yiyeceklerin ve aldığımız paketli gıdaların içindeki şeker, sodyum ve yağ oranına takmış durumdayım. Şeker, bence, dün bahsettiğim durağan yaşamdan sonra sağlığımıza en fazla zarar veren madde. Bu konuda sadece kendim için değil, özellikle çocuklarım için çok endişeleniyorum. Çünkü 5 gr ondan, 15 gr ondan, gün sonunda fazladan 50 gr dan fazla şeker almış oluyorlar. Bir küp şeker 4 gr. Yani çocuk oturup 12 küp şekeri kıtır kıtır yese aynı hesap. Bunu nasıl alıyor? Bisküvi, kahvaltılık gevrekler, granola bar, meyveli yoğurt, kurabiye vs.
Dikkat ettiğimde gördüklerime inanamadım, ama normal sütün porsiyonundaki şeker oranına bakın. Alın tam yağlı süt ve yağsız sütün şeker oranlarını karşılaştırın. Sütün yağını alınca şekeri artmış olamaz. Tadı artsın diye şeker eklemişler besbelli. Doktorlar burada çocuklara 3 yaşından sonra yağsız süt öneriyorlar. Yağı az ama şekeri fazla, nasıl olacak bu? Ben de evde şeker ve tuz polisi gibi dolanıyorum.
Bir de sağlıklı beslenmeye kalktığınızda veya çocuklarınıza sağlıksız şeyleri yedirmemeyi tercih ettiğinizi söylediğinizde sizinle laf yarıştırıp iddialaşanlar var ki (evdekiler üstüne alınmasın), akıllara zarar. Mantık sınırları içinde iletişim kuramayacağınız bu insanları kendi haline bırakın ve hızla uzaklaşın. Allahtan benim çeveremde bu insanlar çok sınırlı sayıda ama çevremin çevresinde (özellikle vejeteryan arkadaşlar ve okurlar adına konuşuyorum) bu cins hikayeleri çok duyuyorum.
Şekerin ne kadar tehlikeli olduğu üzerine ingilizce olan Is Sugar Toxic? başlıklı makaleyi ve (Sugar: The bitter truth) videosunu paylaşmak isterim. Diyabet, obezite, tiroid ve diğer bağışıklık sistemi problemlerinin çoğunun hazır gıdalara katılmış fazla şeker ve sodyumdan kaynaklandığı konusunda eminim. Bu yüzden polisliğe devam.
- Şahsen şanslı olduğum noktalar:
- Kahve, siyah çay, kola ve diğer gazlı içecekler, çips, naços kesinlikle sevmem. Eve bu abur cuburları almam. Makarna, pilav ve ekmeksiz çok kolay yaşayabilirim. Sevmediğim sebze yoktur ve salataya bayılırım.
- Zaafım olan noktalar:
- Çikolata ve tatlıya olan zaafımda oldukça ilerleme kaydetmiş olsam bile henüz tamamen bağımsızlığımı ilan edebilmiş değilim. Aşerme durumlarım kalmadı ama önüme gelince bazen reddedemeyebiliyorum ki bu yukarıdaki şeker polisliğim ile fena halde çelişiyor.
Şu anda yoğunluklu olarak sebze ve baklagil ağırlıklı, makul miktarda meyve içeren, kan şekerini çabuk yükselten karbonhidratların olmadığı, az miktarda tavuk ve balık eti olan ama kırmızı et içermeyen, inek sütü yerine badem sütü koyduğum, ve atıştırmalık olarak kuruyemiş ve doğal kurutulmuş meyveler tükettiğim bir beslenme programım var. Üç büyük öğün yiyorum, ara öğün yemiyorum. 8 den sonra yemiyorum. Günde 8-10 bardak civarı su ve maden suyu içiyorum.
Etrafınızda çok fazla tuzak ve baştan çıkarıcı etken olabilir. Hayatınızda “diyet”i çıkarın. “Diyet yapıyorum” değil, “sağlıklı besleniyorum” dediğiniz zaman hem sizin, hem ailenizin, hem de etrafınızdakiler için çok ama çok şey değişecek.
Bundan sonraki iki yazıda sağlıklı beslenme konusunda benim çok faydalandığım iki kaynağı sizinle paylaşacağım.
Hem de ne tuzaklar var buralarda. Bende seker ve tuza çok dikkat ediyorum.yemeklere az atıyorum cocuklara çığ verdigim hiçbirşeyi tuzlamiyorum.cips kola ivir zivir çok nadir eve sokuyorum.seker çikolata da aynı. Evde her hafta yaptıgım kurabiye kek türü seyleri 3 senedir çok çok azalttım.sağlıklı cocuklar yetiştirmek için bu konuda çok okumaya çalışıyorum. Umarım böyle devam edebilitim
Busra Hanim, Elinize saglik, en guzelini yapiyorsunuz. Kendimiz yemezken niye cocuklarimiza yedirelim?
Ben de sağlıklı beslenmeye özen gösteren lakin yemeyi de sevenlerdenim, bu sebeple canımın çektiği neredeyse herşeyi evde pişirmeye özen gösteriyorum çünkü en sağlıksız yemekler dışarıda yenilenler. İçinde ne olduğunu hiç bilmediğimiz ufacık porsiyonlar dahi korkunç boyutlarda yağ ve şeker sokuyor vücudumuza ne yazık ki! Şekeri tamamen kesebilsem 34 bedeb bile olabilirim aslında fakat öyle seviyorum ki nefsimi köreltmek adına az şekerli sütlü tatlılar ya da çok az yağlı kekler yapıyorum arada sırada. Çevrenin sağlıklı beslenme isteğime uzaylıymışım gibi yaklaşmaları karşısında dönüp gidemiyorum fakat taviz de vermiyorum. Ama irade konusunda halen sorunlar yaşıyorum.
Çok faydalı bir yazı olmuş, bir sonrakini merakla bekliyorum.
Sevgiler
Esra Hanim, ben de aynen tatliya doyamayanlardandim. Fakat bu tatli bagimliligi da oyle nalet birsey ki. Onumuzdeki birkac yazida bu konuda ogrendiklerimi ve tecrubelerimi yazacagim. Umarim faydasi olur.
Çocukları uzak tutmalı o hazır yiyecekelrden.. benim aklıma ilk o geldi.. ben bu ara çok koyverdim bu konuda..
Cok zor cok. Dort bir koldan taarruz halinde bu paketli gida endustrisi.
Yazınız çok güzel tamamen katılıyorum.. Tatlı krizleri için birşey önerebilirim. Kabuk tarçını kemirebilirsiniz hem tadı çok güzel hem de tatlı isteğimi geçiriyor.
Ebru Hanim, Ben de koca bir sise su dolduruyorum sabah. Icine bir kabuk tarcin atiyorum. Ayni isi gordugune inaniyorum. Bol bol da su icmis oluyorum. Tarcinli su kan sekerini duzenledigi icin sekere bagli acikmalari onluyor. Ayrica bircok tatli ve yemekte ve hatta icecekte tatlandirici/seker alternatifi olarak kullanilabiliyor.