- Burada inanılmaz güzel tasarımlarla, göz alıcı kumaşlarla “beni aaallll” diye bağıran çocuk kıyafetleri mevcut. Bir önceki yazımda bahsettiğim kışlık tulumlar ise teknoloji harikası olsa gerekler. Çünkü çok inceler. Çok da detaylı alışverişe çıkmadığım için üstünkörü gezdiğim yerlerde iyi inceleme imkani olmadı.
- Hani Türkiye’de bebek arabası gezdirmek zor diye kaldırımlardan şikayet ederiz ya hep. Burada da şehir içindeki bütün yollar ve kaldırımlar arnavut taşı. Görünüşü çok güzel ama ben yürürken bile rahatsız oluyorum. Zaten düz yolda yürüyemecek kadar sakarım ve bileklerim nazendedir. Bebek arabalarının tekerleklerini bu yüzden çok kalın ve geniş yapıyorlar sanırım.
- 2.5 haftadır hava hep (soğuk) rüzgarlı. Burada yaşasak, büyükler bizim çocukları kesinlikle dışarı çıkarmazlar. Chicago’nun kışı için şu sıcak tutan ince kumaşlı kabanlardan bulmam lazım. Belki sezon sonu diye iyi birşey düşürürüm.
- Geldiğimden beri gündüzler uzun uzun. Kışın da çok kısa malum. Bu anne babalar çocuklarının gece gündüz ayarını nasıl yapıyor allasen?
- Mağazalar 18:00 dedin mi kapanıyor. Hederslev’de (Danimarka) daha beterdi. 17:31 de caddelerde in cin top oynuyor. Kim ne zaman alışverişe geliyor, iş sahipleri ne zaman mal satıyor, kafam almıyor. Hem Türkiye’de hem Amerika’da market ve dükkanların sabahın köründen akşamın körüne açık olduğu ortamlardan gelince bu bana çok ters geliyor. Öte yandan çalışanlar açısından düşününce ne güzel herkes hemen evine gidiyor çoluğuna çocuğuna kavuşuyor. Zaten çalıştığım şirketlerde de (İsveç ve Danimarka) 4.30 dedin mı (7-8 gibi ise başlayan) herkes toz oluyor.
- Oldukça da sağlıklı beslendiklerini gözlemlediğimi söyleyebilirim. Amerikan fast-food franchise sayısı oldukça az. Sadece yoğun olarak 7-Eleven marketleri mevcut. Onlar da elma ve muz satıyorlar. İş yaptığımız şirkette abur cubur satan wending machine yok. Mutfakta taze meyve ile doldurdukları sepetler var. Akşamüstü karnım kazınmaya ve uykum gelmeye başladığında mandalina ve muz yemeye alıştım. İnşallah dönüşte devam eder.
- Şimdiye kadar gezdiğim gördüğüm yerler içinde en fazla kaliteli, çeşitli mutfak ve yenilebilir yemekleri olan restoran sayısı Göteborg’da. Patron San Fransisco’yla aşık atamayacağını söylüyor. Yine de ben Avrupa içinde Göteborg’un üstüne tanımıyorum, adamlar yemeyi içmeyi biliyor.
- İnsan her gün her gün balık yiyebilir mi? Böyle taze olursa 3 öğün bile yer. Ki ben öyle yapıyorum. Bünyemdeki Omega oranı tavan yaptı. Çok güzel birşey.
- İsveç kökenli değil ama iki tane Merimekko kumaş mağazası gördüm ve ikisinde de cama yapıştım. İş arkadaşlarıma boş zamanlarımda dikiş diktiğimi anlattım. Hepsi erkek olduğu için pek birşey ifade etmedi.
Etiketler: Bebek Bakımı, Çocuklarla seyahat, Subjektif
Kategoriler: Aklımdan Geçenler, Annelik, Seyahat
Ben Danimarka'da yasiyorum, kültür ortak malum, denk gelirmisiniz bilmem ama belki size enteresan gelecek birsey daha var: cocuklar gündüz uykularini hep disarida uyurlar, kara kista bile… o büyük bebek arabalarinin icinde koyun postu tulumlarina sarili olarak 🙂
Nil
yeni şeyler öğrendik ne güzel, bol bol alışveriş yap, extra bavulu hakettin, bu takılıp kalmanın acısını çıkar o extra bavuldan.
oo Danimarka'dan okuyucum var. ne guzel. Neredesiniz Nil Hanim? Danimarka'yi da gorduk bu seyahatimizde. Hederslev'deydik.
Acalya,
Baksana kuzeyden gidemeyen ucaklarin yolu uzadigi icin bavullari almayabiliyorlarmis. 😉 Cidden.
Århus, ikinci büyük sehri (gülmeyin canim, Danimarka'dan söz ediyoruz:) Jyland adasinda, daha dogrusu Almanya ile kara baglantisi olan yarim ada 🙂 ben sizi takriben 3-4 yildir takip ediyorum ama sanirim su oip'in son anatomide bahsettigi sessizlerdenim 🙂 aslinda calisiyorum demeseydiniz sizi kac gündür bize davet edecektim 🙂
(Haderslev'in 130 km kuzeyinde)
Nil Hanim,
Ne iyi ettiniz ses verdiniz! Biz gecen persembe Haderslev'den Goteborg'a Frederikhavn'dan gemi ile gectik. Dolayisi ile yolda Arhus'u teget gectik. Bulusmak zor olacakti her halikarda ama olsun. 🙂
Ayrica ogrendim Jutland, Odense ve Zealand'i da. 🙂 (ingilizce tabi)
Sevgiler