İnternette oradan oraya dolaşırken, 2 sene evvel yapılmış bir araştırma hakkındaki gazete haberine denk geldim. Anne olmak, arkadaş çevresini 8 kişi büyütüyormuş. Anne olduktan sonra çocuk sahibi olmayan arkadaşlardan bazılardan kopuluyor ama diğer annelerden oluşan bir destek çevresi oluşuyormuş.
Bu araştırmada bahsedilen artışın ne kadarı Facebook, annelik forumları ve ebeveyn portallarından kaynaklanıyor bilemiyorum. Bir başka deyişle, aynı araştırma internet öncesi dönemde, örneği annelerimize yapılsaydı yine aynı sonuç çıkarmıydı emin değilim. O zamanlar ve daha öncesinde aile yapısı da farklıydı. Şimdiki gibi çekirdek aile yapısındansa komün aile olunca annenin ayrıca arkadaş bulmasına da gerek yoktu herhalde.
Annelik kadınların uzun dönem askerliği. Anne olan kadınlar olarak aynı koğuşta erler olarak başlıyoruz askerliğe. İlk kez hamile kalınca dünyada ilk ve tek hamile kendisiymiş gibi hisseden ve davranan bir kadını, ancak başka hamile veya çocuklu anne çekiyor. Askerlik hikayeleri gibi hamilelik, bebek ve çocuk hikayeler ve anıları da yine çocukluların olduğu bir ortamda çekiliyor. Çocuklunun halinden ancak çocuklu anlıyor. Çocuklarının ebeveynlik tarzı denk olan anne babalar tarafından yetiştirilmiş çocuklarla vakit geçirmesi de cabası.
Yine de insanlar cins cins. Çocuklu ortamlarda tanışıp yakınlaştığın herkes ile aynı kafadan da olmuyorsun. Destek olan, samimi olan kadar, karakter atanı da oluyor, sidik yarıştıranı da.
Sonra bir de çocuklar için aktivitelerde bir araya geliyor anneler. Aslında oyun grupları, dersler, kurslar hakkındaki genel genel izlenim ve iddia aslında annelerin bu tür etkinliklere bebeklerine faydadan ziyade kendileri sosyalleşmek için katıldıkları yönünde.
Çocuk olunca çocuksuz arkadaşlarından kopma olayı ise dönemsel ve çevresel diye düşünüyorum. Gerçek dostluklar için de bir test ortamı bence. Can dostların yeri ayrı. Bana sorarsanız, anne olduktan sonra edindiğim arkadaşlar ve arkadaşlıklar ne kadar değerli ve sağlam olursa olsun çocuktan öncesi can dostlukların yeri ve tadı bambaşka. Sonra onlar da çocuklanırsa ballı kaymak tatlısı. Benim en büyük derdimse mesafelerin uzak ve zamanın kısıtlı olması.
Anne babalar çocukla ilgili olmayan etkinlik ve ortamlara girmeye devam ederlerse çocuksuz arkadaşları ile de ilişkilerini gayet güzel devam ettirebiliyorlar diye düşünüyorum. Chicago’daki dernek ve festival çalışmalarımdan edindiğim tecrübeye göre de bu denklemin zamanı nasıl kullanabildiğinle ilgili bir parçası. Vakit geçirmeyi sevdiğim çocuksuz arkadaşlarımı Kıpırcan ve Kımılnaz’ın maceraları ile ne kadar bayıyorum bilmiyorum ama çocuklu hayat ve annelik dışında da birtakım hobi ve ilgi alanlarımın olması bana iyi geliyor.
Bu blog sayesinde tanıştığım ve edindiğim arkadaşlar ve arkadaşlıkların da yeri ayrı. Birçok güzel anneden birçok değerli bilgi ve fikir öğreniyorum, yorumlarda ve forumlarda paylaşıyoruz. Bazen gerçek hayatta da kaynaşma imkanı oluyor. İnternette tanıştığım ve haberleştiğim arkadaşlarımla (Mezun annelerime selam olsun 😉 buluştuğum zaman sanki kırk yıllık arkadaşlarımla iki gündür görüşmemişiz de bir araya gelmişiz gibi sohbete girip devam ediyoruz. Blogunu takip ettiğim arkadaşlarımın çocuklarını yakından görmesem de sanki bizimkilerle beraber gözümün önünde büyüyorlar.
Bu da başka türlü yoldaşlık. Uzak da olsa, sanal da olsa kalpler bir. Bizim askerlik sizlerle daha bir güzel, daha eğlenceli. İyi ki de blogum var. Hepinizi çok seviyorum.
Ne kadar sıcak bir yazı olmuş Pratik Annem 🙂 Çok güzel tespitler var, katılıyorum hepsine. Veee ben de seni seviyorum 🙂
Yazılarınızı merakla takip ediyorum. Çok samimi ve içten. SEVGİLER…
aynı fikirdeyim. şimdi komün hayatını biz annelerle oluşturuyoruz sanırım. Galiba ocuk olunca kabuğuna çekilmek değil, başkalarıyla bütünleşmek ihtiyacında oluyor insan. bu eskiden akrabalarla şimdi başka annelerle… ben de blogum olduğu için çok şanslı hissediyorum kendimi.
Biz de seviyoruz, biz deee :))
Şahsen ben çocuğum olmadan önce başlamıştım sizin blogunuzu takip etmeye. Kimi insanlar bayılıyorlar çocuklu hikayelere 🙂 Sizin çocuklar resmen benim elimde büyüdüler desem yalan olmaz :))
🙂 Cok tesekkurler CokBilmis. Oyle valla hepimizin cocuklari oyle birbirimizin elinde buyudu.
🙂 ben de, ben de 🙂
kesinlikle katılıyorum. 🙂
çok guzell bi yazı olmuss elınıze saglık yuregınızee saglık
İlk Damla’yı (Kitubi) keşfetmiştim, bir de seni… “Vay be” demiştim, ne güzel yazıyor, ne pratik bir insan, ne bilinçli bir anne.
Evet, eski arkadaşlıkların yeri apayrı, ve dediğin gibi onlara çocuk eklenirse ballı kaymak. Ama bir de ne ballı kaymak, biliyor musun? İnternette tanıştığın arkadaşları gerçeğe taşımak. Bu anlamda seni tanıdığım için çok mutluyum. Keşke daha yakın olsaydık, çocuklarımız sık sık görüşselerdi, senede bire kalmasaydık. Ancak uzakta da olsa şu blog dünyasının bana kattığı en gerçek insanlardan birisin. Sen de iyi ki varsın.
Elif’cigim,
Canim. Boyle duygusal e-mailler yazacagin zaman haber ver de onceden ayari kacmis vanalarimi kontrol etmeye calisayim. Yoksa ekran karsisinda bugulu gozlerle cevap yazmak durumunda kaliyorum. 🙂
Ayni sekilde, kalpler karsilikli. Seyrek gorussek de seni sahsen tanidigim icin cok mutluyum. Keza Burak da Deniz ile tanistigi icin cok mutlu 🙂 Arada Instagram fotolarinizi gosteriyorum. Insallah bu yaz uzun gelebilirsek biraz daha fazla gorusebiliriz.