2 çocukla hafta içi sabahları resmen 400 metre koşucusu gibiyim.
Sabah 6’da kalk.
Kendine gel, elini yüzünü yıka.
Oğlanın öğle yemeği ve akşamüstü atıştırmalıklarını hazırla.
Çocukları kaldır.
Tuvalete sok.
Kahvaltıyı hazırla.
Kahvaltı ettir.
Giyinmelerini yönet.
Evden otobüse vaktinde yetişecek şekilde fırla. Oğlanı otobüse bırak.
Kızı okuluna bırak.
Eve dön, 8 de işbaşı yap.
Çocuklar uyandıktan, onları okula bırakana kadarki 1 saatlik süre içerisinde kaç kere “Hadi”, “tuvalete gir”, “kardeşini rahat bırak”, “kahvaltıya otur”, “kahvaltını bitir”, “sütünü iç”, “pijamanı çıkar”, “üstünü giy”…. diye tekrar ediyorum ne siz sorun ne ben sayayım.
Onları da anlıyorum. Çünkü azıcık daha uyusunlar diye kıyamıyorum. Sonra uyku mahmuru hızlı çekimde iş yapmalarını bekliyorum.
Ama anlamam çözüm getirmiyor. Oğluşun okulu erken başlıyor.
Özellikle sabahları ve günün geri kalanında çocuklar belli bir noktadan sonra tekrarlarıma karşı sağırlaşmışlarsa duruma göre 3 farklı yöntemim var.
1. Çocuklar tekrar etmeyi sevmediğimizi biliyorlar. Bunu aynen “tekrar etmeyi sevmiyorum” diyerek söylüyorum. Bir daha tekrarlattırma(yın) dediğim zaman son uyarıyı vermiş oluyorum. Zaten yapması gereken şeyleri biliyorlar. Ben tekrar tekrar yapacaklarını bildikleri şeyleri yapmaları için komut vermek durumunda olmaktan hoşlanmıyorum.
2. Ben bir sonraki adıma geçiyorum (Ben gidiyorum.) Bir sonraki adıma geçmemiz gerekirken, son adımda takılıp kalmışsak, ben çocuklara onlar katılmasalar bile bir sonraki adıma geçtiğimi söylüyorum. Evden çıkmadan için hazırlanmayı ağırdan almak, yatmadan önce tuvalette oyalanmak gibi örnekler verilebilir. Burada dikkat edilecek husus çocuğun karakterine göre, özellikle 2-3 yaş civarı “ben çıktım” veya “ışıkları kapayıp yattım” dediğinizde umursamayabilirler. Şansınızı zorlayıp çocuğunuzu güvensiz bir şekilde tekrar başına bırakmanızı tavsiye etmem. Mesela Kımılnaz gelmek istemiyorsa, “ben gidiyorum” deyince hiç tınmazdı.
Kıpırcan’ın okul otobüsüne yetişemiz için 7:05 de evden çıkmış olmamız gerekiyor. Buson çıkış saati Kıpırcan için ittirme gücü sağlıyor. Çünkü saatleri biliyor. Hatta ondan geriye doğru, en geç 7:00 da giyinmeye başlaması gerektiğini biliyor. Ama Kımılnaz’ın, mesela, kıyafetine karar verme sürecini hızlandırmak için aynı saat sınırı metodunu uygulayamıyoruz çünkü saat veya süre mefhumları onun için birşey ifade etmiyor.
3. Toplayıp oldukları gibi götürmek. Bu, yukarıdaki yöntemi kaale almayan ufaklıklar, üzerini uygun şekilde giyinmemekte (özellikle havaya göre) direten çocuklar vb durumlarda uygulanması münasip bir yöntem. Tabi gerçekten çok acelemiz olduğunu varsayıyoruz. Yoksa farklı yöntemlerle anlaşma yoluna gitmeye çalışabiliriz. Soğukta üstüne birşey giymek istemeyenleri, ısrar etmeden aynen oldukları gibi dışarı çıkarıyorum. Üşüyorlarda muhakkak tekrar ettireden hemen gidip üstlerini giyiyorlar.
Kahvaltıyı sofrada yedikleri kadar yedirtiyorum. Az geldiğini düşünürsem, Kıpırcan’ın okulunda kahvaltı var. O orada takviye yapıyor. Kımılnaz’a da arabaya yanımıza yiyecek ve süt alıyoruz.
Bu konuda ayrıca “Hadilemeyen Anneler” ve “1-2-3 Mucize yöntemi” yazılarımı okumanızı da tavsiye ederim. “1-2-3 Mucize yöntemi” istenmeyen davranışları engellemek için kullanılıyor. Yapılması gerekenleri yaptırmak için kullanmak kafa karışıklığına neden olabilir.
ben siziz bu tavırlarınıza hayranım ya.. yazdıklarınızı sürekli okuyorum.. hatta bi sayfaya kaydediyorum.. ah ah inşallah bende sizin gibi olurum..
off off nasıl koşturmaca allah kolaylıklar versin
bilgiler için paylaşımlar için teşekkürler
Tam bizim evi tarif etmissin sevgili pratik anne….Her sabah bizde resmen harfi harfine ayni seyleri yasiyoruz,bir tek farkimiz bizim otobus 7:25 geliyor,6:30 kalkmalarina ragmen zor yetisiyor otobuse,sonra ufakligi ben goturuyorum okula kostur kostur…..
Sevgiler.
Tulay
Pratik Anne, yöntemlerinin sıkı takipçisiyim yıllardır. Tabii her çocuk kendine özgü olduğu için bazıları bizde çok güzel işliyor, bazıları ise maalesef uygulanamıyor. Bir şey soracağım, sabahki bu telaşe esnasında çocuklardan birisi “istemiyorum bu gün okula gitmek, evde kalıp tv izlemek, oyuncaklarımla oynamak vs… istiyorum” dediğinde ne yapıyorsun? Öyle bir şey söylemiyorlar deme, yıkılırım :))
Bazı konularda şartlar ne kadar değişik olursa olsun annelerin yaşadığı sıkıntılar benzer. Bizde anaokulunda kahvaltı verdikleri için, sabah süt ve bir dilim ekmek üzeri tereyağ bal iklisi ile geçiştirme yeterli oluyor. Ancak en büyük sıkıntımız kıyafet seçimi. Karar verme yetisine sahip olduğu andan itibaren onu ilgilendiren konularda fikrini aldığımız için bir gece önceden giysileri corabına kadar seçtirmek yolunu tercih ediyorum. Olur da gece cok gec gelmişsek ve direkt yatmışsa, sabah bir kriz beklentisi oluyor. Herhangi bir kriz ki buna yolda yürüken gördüğümüz ve vaktimiz olmayan park aktivitesi dahil Ben gidiyorum sen de gelmek istersen gel taktiğini uyguluyorum. Ama vicdan azabı çekiyorum sonrasında….