Heyecanlı olarak tanımlanan kişilerin özelliklerini olumsuz olarak düşünmemek lazım.
– Düşünün ki ilk cevabı hayır olan bir çocuğumuz var. Her denilene evet diyecek hale getirene kadar törpülersek, ileride karşısına çıkacak kötü niyetli kişilerin tekliflerine hayır diyecek omurga bırakmamış oluruz.
– Kafasına koyduğunun peşinden giden çocuğumuzun oraya buraya çekiştirilebilen bir yetişkin olmasını ister misiniz? Aksine ben kafasına koyduğunu doğru tartıp, onun peşinde kendi dahil yüabinleri peşinden sürükleyen çocuğum olsun isterim.
– Ya bugün yerinde durmayan çocuğumuza, üç beş sene sonra “kalk çocuğum şu bilgisayarın / televizyonun başından da, azıcık dışarı çık hareket et” diye yalvarmak durumunda kalırsak ne olacak?
– Duygularını yoğun yaşasın yaşamasın, çocuğumuz ergenliğe girdiğinde ne düşünüyorlar, ne hissediyorlar zaten hepimiz çatlayacağız. Duygularını zorla bastırmaya gerek var mı?
Benden biraz daha genç, iki yetişkin çocuğu olan komşum bir süre önce Kıpırcan’ın ve Kımılnaz’ın çok konuşkan olmaları üzerine konuşurken, çocuklara kesinlikle “Sus veya konuşma” demememi tavsiye etmiş, ergenlik döneminde aynen böyle konuşmaya devam etmelerı için dua etmemi salık vermişti.
Dönüp dolaşıp aynı noktaya dönüyorum ama vurgulamakta da fayda görüyorum. Bu özelliklerin olumsuz, değiştirilmesi veya yokedilmesi gereken mizaç özellikleri olmadığını düşünüyorum. Önemli olan bunlara göre hazırlanmak, tetikleyici durumlardan kaçınmak ve de çocuğun orasını burasını törpüleyip, kişiliğini sindirmeden bu özellikleri ile evin dışında, okulda, arkadaşları ile ve hatta ileride iş yerinde, kuracağı ailesi ile mutlu ve iyi iletişim kurabilen bir yetişkin olarak büyümesine yardımcı olmak.
Gelecek pazartesiden itibaren de her özellik için
- nasıl hazırlıklı olabiliriz,
- doğru konuşarak nasıl anlaşabiliriz,
- nasıl sakinleştirerek işbirliği sağlayabiliriz ve
- bu özellikleri ile nasıl kendi kendilerini kontrol etmelerini ve başkaları ile de sağlıklı iletişim kurabilmeyi öğretebiliriz
yazmaya devam edeceğim. Doğrularımız ve yanlışlarımızla bizim tecrübelerimizi de paylaşacağım.
valla çocuk işi zor be güzelim o derece uzağım ki ama sizleri okudukça bilgileniyor düşünüyorum ne edicem diye hayırlısı valla öperim
Canimcim, Zordu kolaydi diyene kadar bak buyuk 6 kucuk 3.5 oldu. Guzel maceralar bunlar. Allah saglik sihhat versin. Size de hayirlisi ne zamansa o zaman hem de gonlunuze gore versin. 🙂
Oğlumun “fazlasıyla” hareketli olduğuna, onu nasıl “düzeltebileceğime” dair çevremdeki “çokbilmiş” teyzelerden gelen uyarılara kulaklarımı kapatalı uzun zaman oldu. Pedagog olan arkadaşım, çocukların hareketlerini değiştirmenin, onları yönlendirmenin olanaklı olduğunu fakat çok agresif davranışlar sergilemedikleri sürece bunu gereksiz bulduklarını söylemişti. Çünkü şu anki durumlarının, geleceklerini ne yönde belirleyeceğini kestirip doğru kararlar vermek olanaksızmış. Nitekim, çocukluğunda gerçekten aşırı derecede hareketli olan kardeşim, şu an 30 yaşında bir domestik kuzu:)) Besbelli dışarıya vurması gereken şeyler vardı, çocukken onları boşalttı ve rahatladı.
Çocuklarımızın mizaçları asla müdahale edilmemesi gereken bir şey bana göre, belki ufak dokunuşlarda bulunulabilir ancak 🙂
Sadece dogru yonlendirme diyebilirim. Ne baski, ne de saldim cayira mevlam kayira. Ebeveyn olmanin hassas dengeleri bunlar.
Can evimden vurdun beni.