Bu yazıyı “Paranoyak Anne” başlığı altında başlayıp taslaklara atmışım. Yazıya başladığım gün bu linkteki makaleyi okuduğum ilk gündü. O gün “Hadi toplanın Mikronezya’daki adalardan birine taşınıyoruz. Aman orada da ozon ince. Uff” diye saçımı başımı yolduğum bir gündü. Keza pek yakınlardaki devlet okulunun bacasına yerel bir cep telefonu şirketinin baz istasyonlarının bağlanmış olduğunu görmüş, okul aile birliği toplantısında “Oooo! senede $24bin gelecek” şakşaklarının arkasından sorduğum, “e bunun çocukların sağlığı üstün etkilerini araştırdınız mı?” soruma da “Aksi sağlam delillerle ispat edilene kadar bizim için gayet sağlıklıdır. Ha evdeki cep telefonunuzun yaydığı radyasyon ha bu!” cevabını alıp, Allah’a emanet diyerek olay mahallini terketmiştim.
Çocuğum o okula gitmiyor (o yüzden pek carlama durumum da olmadı) ama gelecek senelerde gitme ihtimali yüksek. Bir taraftan bir devlet okulu için şu ekonomide senede $24k nın çok sağlam para olduğu aşikar. Ve de acı gerçeklere bakarsak, o okula takılmasaydı, o baz istasyonu yakındaki başka bir yüksek yere takılacaktı. Keza bana söylenilen bir örnekte daha evvel bir okulun okul aile birlikleri bu teklifleri geri çevirmişler ve hemen yakınındaki hastane üstüne atlamış. Öte taraftan internette tüm baz istasyonlarını ve radyo vericilerini görebildiğiniz bir websitesi var ve önüm arkam sağım solum sobe. Açıkcası durum nazik bir tabirle iki ucu keskin kılıç.
Neyse sadede gelip, bebek telsizinin bebek sağlığı üzerindeki etkisi konusuna geri dönelim. Ben bu bebek telsizleri işini vakti zamanında detaylıca araştırıp radyo frekansı ile çalışan telsizlerin bir radyodan daha tehlikeli olmayacağını okuyup bu konuyu rafa kaldırmıştım.
Ta ki bu yazıyı okuyuncaya dek. İngilizce bilenler yazıyı dikkatle okusunlar. Bilmeyenlere söyle özet verebilirim. Evinizde radyasyon yayan tüm aletleri tek tek yorumluyorlar ve bebek telsizine gelince diyor ki:
Ben beynimden vurulmuşa döndüm. Bu kaçıncı son dakika golü? dedim. Tam Kıpırcan biberonu bıraktı, BPA teranesi çıktı. BPAsız biberonlar satışa çıktı. Bizimki 1.5 sene normal plastikten içti. Tam 2 yaşına kadar Kıpırcan’a sütten daha fazla DHA, vitamin vs var diye süt yerine devam maması içirdik, normal süte geçtik. Devam mamalarında önce eser miktar silikon, ardından bebekler sevsin diye fazla şeker çıktı. Allahtan Kımılnaz m.e.meden başka birşey almadı da içim rahat idare ettik. Benden aldığı süt bitince de direk organik inek sütüne geçtik.
Kıpırcan’da 5 sene, Kımılnaz’da 3 sene kullan telsizleri. Sonra gel tam odaları birleştirip de, telsizi tutsak mı, kaldırsak mı diye münazara ederken bunu oku.
Bunun üstüne daha evvel şu yazımda yazdığım gibi eşim Utah Üniversitesine “nedir bu araştırmanın özü” diye e-mail attı ve şu cevap geldi (Orijinali en altta):
“Emin değilim ama Dr. Carpenter tarafından referans gösterilen çalışmanın Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği bölümünden Dr. Om Gandhi’ye ait olduğuna inanıyorum. Çalışmayı ekte gönderiyorum. Esas nokta, radyo frekans alanı kuvvetinin çocuklarda yetişkinlerden daha fazla olmasıdır, çünkü, tabi ki çocuklar daha ufaktır.
Bu konularda bilimsel prensipleri yakından takip eden bir nörolog uzmanı ve mühendis olarak, endişelenmeniz gereken hiçbirşey olmadığına eminim. Linkini gönderdiğiniz makale, bana göre, panik yaratan ve bilimin bakış açısını temsil etmeyen bir örnektir. Seneler süren çalışamalara yığınla veriye dayanarak elde edilen en iyi bilim, yüksek gerilim hattı, cep telefonu ve bebek telsizlerinin sağlık üzerinde ölçülebilir bir etkisi olmadığını gösteriyor. Örneğin Amerika’nın en prestijli bilim birimi olan Ulusal Araştırma Konseyi, Dr. Carpenter gibi insanların öne sürdüğü yüksek gerilim hatlarının sağlık problemlerine yol açtığı iddialarını çürüten büyük bir çalışma yaptı.
Hatta size endişelenmemeniz için daha iyi bir sebep daha gösterebilirim. Bebek telsizlerindeki fikir ayrılığı aslında DECT denilen dijital bebek telsizleri ve yüksek frekansta (1GHz ve üstü) radyo dalgası yayan benzer aletlere dayanır. Sizin telsiziniz 49 MHz’te çalışır ve bu FM radyo alanından bile daha düşük bir frekanstır. Bu iki açıdan çok önemlidir. Öncelikle, EM radyasyonunun yıkıcı gücü frekans arttıkça artar. Röntgen gibi gerçekten radyasyonu tehlikeli olan frekanslar sizin telsizinkinden trilyon kat daha fazladır. İkincisi, telsiziniz radyo frekansı kullandığı için FCC tarafından çok düşük güçle sınırlandırılmıştır. Bu sizin monitörünüzün, DECT monitörlerle ve cep telefonları ile karşılaştırıldığında daha güvenli olduğu anlamına gelmektedir.
Umarım bu mesaj endişelerinizi yatıştırır. Gerçekten, bebek telsizlerinin bebeğinize yerel radyo istasyonlarından daha fazla tehlike arzetmediğine inanıyorum.“
Özetle benim anladığım:
1. Analog telsizlerden şaşmayın.
2. Telsizi kullanacaksanız bebeğinizden, özellikle kafasından çok uzağa ve hatta belki önüne birşey gelecek şekilde koyun.
3. Telsizi düşünene kadar cep telefonu var, radyo istasyonu var, televizyonu var. Yanmışız zaten.
Sonuçta farklı kattayken telsiz kullanmaya devam ediyoruz. Odalarımız karşılıklı, geceleri kapıları açık bırakıyoruz. Telsiz odanın yatağa ters köşesinde tahta kütüphanenin arkasında.
Bu bilgilerin ve daha birçok güvenlik konusunun peşinde bir dedektif gibi koşturduğu için eşime teşekkürlerimi sunuyorum.
Sağlıcakla ve sağlıklı kalın.
Mesajın orijinali: “I am not certain, but I believe the work referred to by Dr. Carpenter is that of Dr. Om Gandhi in our Electrical and Computer Engineering department. I have attached this work. The basic point is that RF field strengths can be higher in children than in adults, because the children are of course smaller.
As a neuroscientist and an engineer who follows science policy issues closely, I am convinced that you have no reason to worry. The article you link to presents what I consider an alarmist and highly unrepresentative view of the science. The best science, based on many years of hard work and mountains of data, shows no measurable heath effects of electric fields due to power lines, cell phones, or baby monitors. For example, the National Research Council, the most prestigious scientific body in the United States, performed a huge study that thoroughly disproved claims by people like Dr. Carpenter that power lines lead to health problems.
I can give you an even better reason not to worry. The controversy over baby monitors relates to so-called DECT (digital) baby monitors and other devices that emit high-frequency radio waves: 1 GHz (1 billion cycles per second) and above. Your monitor operates at 49 MHz (49 million cycles per second), a very low frequency that is in fact below the FM radio range. (My favorite station in Salt Lake City is 98.9 MHz.) This is important for two reasons. First, the destructive power of EM radiation rises with frequency. The truly dangerous radiation like X-rays has frequencies that are a trillion times higher than your monitor (1,000,000,000,000,000,000 cycles per second!). Second, because you monitor uses radio frequencies, it is limited by the FCC to very low power. This limits the range of your monitor, compared with the DECT monitors and cell phones, and makes it even safer.
I hope that this message allays your concerns. I honestly think your baby monitors are no more dangerous to your children than the local radio stations in your home town.“
offf ya bizde kullandık telsiz herşeyde bir yan etki, zarar ne olacak bu böyle?
Dedigin gibi bebek telsizlerine kadar listede zararli bir suru alet var. Mesela cok s1k seyahat eden birisi icin yeni koyduklari aletlerden gecmek epey riskli. Burada fizik profu hesaplama yapti ve diyor ki evet belki alinan radyasyon az ama aleti kullanan bu isin egitimini almamis insanlar ve o alet bozuldugu zaman maruz olunacak radyasyonu dusunmek bile istemiyorum (yaptigi hesap ona dayali). Insan ve makine arizasindan dolayi alinan risk oldukca yuksek her ucak yolculugu sirasinda.
Bilgiler için teşekkürler.
Tüm ürünler için böyle. Sürekli yeni bilimsel veriler, ya da bilimden uzak araştırmaların sonuçlarının hoppadanak yayınlanması ile ayağa kalkan yürekler.
Ben çareyi artık o kadar kafayı bunlarla bozmamakta buldum. "Sonuçta insan DNA'sı zaten sürekli mutasyona uğrayıp kendini baştan tamir ediyor." olarak açıklamıştı bir genetik mühendisi arkadaşım. Yani her yer verici, cep telefonu dolu iken elimiz kolumuz biraz da bağlı, haklısın.
bugün benim de moralim yerlerde köye mi gitsek ne yapsak diye düşünmedim değil. Bende nişasta bazlı şekerlerin zararlarını okudum ve pek çok ülkede yasakladığını ama bizde ucuz olduğu için hemen hemen herşeyde kullanıldığını okuyunca ne olacağız biz dedim.
Neyse ki çok kısa bir süre 10 gün kadar telsiz kullandım. O yüzden o konuda içim rahat ama dediğiniz gibi iş bununla bitmiyor. Sevgiler…
Nasıl yani ya? Biz de kullanıyoruz sürekli.. Ve başucunda duruyor.. hatta hasta iken nefesi kesilirse en küçük hık mık larını da duyalım diye beşiğine astık.. offffffff ki offfffffffff…
yazilarinizin takipcisi oldum..ellerinize saglik..konudan cok,icinde gecen ornege takildim ben; kiziniza devam sutu yerine organik sut verdiginizi belirtmissiniz..benim kizim 6 aylik olmak uzere ve sadece beni emdi simdiye kadar.devam sutune baslamayi dusunuyordum,onun yerine organik sut mu vermeliyim bende..sizce daha iyi mi olur?
tesekkurler,sevgiler
Burcu cum bu baz istasyonlarini nasil buluyoruz eve yakin olanlari,ben bulamadim bizim evin nerelerinde var diye. telsizden yana benimde icim rahat neyseki nadir kullandik,hatta evde duruyor ne cok gereksiz sey almisim diye dusunuyorum bazen.
cok tesekkurler paylasim icin…
Nur Hanim,
Kizim 1 yasina kadar benden emdiginin disinda hic kutu mama almadi. Zaten biberon da almiyordu. 5 aydan sonra anne sutu + kati gida ile beslendi. 1 yasindan sonra inek sutune gectik. Bir yasindan once inek sutu vermeyiniz. Eger sizin sutunuz yetiyorsa similac, enfamil, aptamil gibi markalarin devam mamalarina gerek yoktur. Kati gidalara baslayabilirsiniz. Eger sutunuze takviye gerekiyorsa inek sutu yerine yukaridaki devam mamalarindan kullanmanizi tavsiye ederim.