Her çocuğun öğrenme zamanı ve hızı farklıdır

May 08, 2011 - 0 Yorum

Kıpırcan ilk çocuk olunca, o da biz de deneme tahtası olduk doğal olarak. Özellikle bebeklik döneminde heryerde okuduğumuz o büyüme mihenk taşları Demokles’ın kılıcı gibi tepemizde sallanıyordu.  Şu kadarken yürüdü mü, şu kadarken diş çıkardı mı, şu kadarken konuştu mu? Sadece o yazılar mı? Eş dost arkadaş gruplarında da karşılaştırıyor insan gayrı ihtiyari.

İki yaşına basmadan ve daha konuşmaya başlamadan, Kıpırcan önce harfleri ve sonra sayıları öğrendi. Biz öğretmedik demiyelim. Kendisi (okuduğum kitapların kapaklarından) sordu, biz söyledik. Daha anne baba demeyen çocuk tüm harfleri şak şak tanıyordu.

Bu arada biz konuşma işi gecikiyor mu diye hafiften endişelenmeye başlamıştık. 22 aylıkken nihayet anne/baba dedi. Fakat 1 sene kadar kendi özel lisanı ile konuştu. Kendi lisanı gerçek kelimelere benzemiyordu bile. Tuttuğumuz günlüklerde liste liste Kıpırcan lisanı sözlüğü karşılıkları yazılıdır.

Harf sayı işi iyice ilerledi. Sokakta, evde, kitapta her yerde harflerin türkçe ve ingilizcesini söylemek en büyük eğlenceydi. Artık etrafında sıkça karşılaştığı belli görsel kelimeleri (STOP vb) tanımaya başlamıştı. Bu dönemlerde biz de renkler, şekiller, hayvanlar, isimler her daim bir öğrenme aktivitesi yaratıp duruyorduk.

3 yaşına geldiğinde bu sefer kalem tutma ve boyama işine niye hiç ilgi göstermiyor diye pimpiriklenmeye başlamıştım. 3.5 yaşında yuvaya başladığında da ingilizceyi hemen öğrenmedi diye.

İlk başladığı yuvayı değiştirdiğimiz anda Kıpırcan akademik olarak kabak çiçeği gibi açıldı desem yeridir. Haftada 3 gün gittiği yuvada her gün bir harf öğretip, bir sayfada çizgileri takip etme ödevi veriyorlardı. Bizim kıpır öğleden sonra eve gelir gelmez, “anne ödev yapalım” diye tutturup hemen çizgili harflerin üzerinden geçiyordu. Kalem tutma, çizme, boyama işleri birden kıymete bindi. Öğretmenini çok sevdiğini de eklemeliyim.

Daha evvel Montessori okulu tecrübeleri konusunda yazdığım yazıda belirttiğim gibi Kıpırcan’ın harflere, yazmaya ve okuma çalışmalarına (ilk ses vb) artan ilgisi dolayısı ile aynı yuvada aynı müfredatı tekrar okutmak yerine Montessori yuvasına geçirmeye karar verdik. İyiki de vermişiz. Çünkü Kıpırcan okulunda neye ilgisi varsa o alanda çok hızlı ilerledi. Okuma, yazma ve doğa bilimlerine çok meraklı. Bu konuda ne verirseniz sünger gibi emiyor. Şu anda İngilizce’yi çok rahat, Türkçe’yi biraz daha ağır okuyabiliyor. İfade etmek istediklerini düzgün şekilde, imla kurallarına uygun yazabiliyor.

Farklı konularda ise, bazen normal bazen biraz yavaş hızda. Mesela matematikte normal ilerliyor. Bazı matematik meraklısı çocuklara göre yavaş. Kendini güvende ve rahat hissetmediği konularda çok savsaklarsa öğretmeni ve ben azıcık yönlendiriyoruz, yüreklendiriyoruz. Kendini rahat hissedince, o da alıyor başını gidiyor.

Resim konusunda ise nerelerde olduğunu Sanatsal açılımlar yazımda anlatmıştım. Müzikte de notalara çok meraklı, piyano ve flüt çalıyor. Arada babası ile gitar çalışıyor. Spor konusunda ben ne biliyorsam, kendisine öğretiyorum. Yüzmeyi geçen sene, bisiklete binmeyi ve kayağı bu sene ben öğrettim. Bu konularda fazlasıyla temkincan olduğu ve koşulsuz güven ortamı aradığı için tanımadığı birilerine teslim edince ters tepiyor. Hiç şikayetçi değilim. Hem beraber vakit geçirmiş oluyoruz, hem o da anne ve babanın da yaptığı birşeyi yapmış oluyor. Aslında mükemmeliyetçi ve sabırsız olduğu için öğrenme süreci oldukça acılı geçebiliyor. Fakat artık formatı öğrendik.

Okuma yazma ve diğer akademik konulara dönersek çocuğum için çok erken mi diye düşünen ebeveynlere çocuğunuzun potansiyeline şu açıdan bakmanızı tavsiye ediyorum.

Kaçınız (özellikle babalar) küçükken daha okuma yazma bilmeden bütün araba markalarını, logolarını, motor seslerini tanır ve ayırt ederdi? İlginiz vardı ve bu konuda size 100 araba verseler 100 ünü de bilirdiniz muhtemelen. Kaçınızın çocuğu Arabalar filmindeki tüm arabaların isimlerini tek tek bilir? Veya dinozorları? Veya prensesleri? Bunları öğrenirken çocuğunuza, aman evladım şimdi vakti değil daha kafanı bunlarla doldurma diyor musunuz?

Çocuk ilgileniyorsa, zevk alıyorsa 5 yaşında yıldızların cinslerini ve birbirlerine oranlarını bile öğreniyor. Siz (Gök taşı bu soruyu cevaplamasın) kırmızı dev yıldız ve mavi dev yıldız nedir, aralarındaki farkı nedir biliyor musunuz? Ben de düne kadar bilmiyordum ama bugün biliyorum çünkü oğlum merak etti ve youtube.com u açtık ikimiz de öğrendik. O 6 yaşına girmek üzere ben 34. Bilgiye ulaşmak ise 30 saniyeden daha kısa.

Önemli olan çocuğunuzun ilgisini yakalayıp, onu geliştirebilmek. Atlanmaması gereken bir nokta da, çocuğunuzun ilgisini keşfedebilmek için ona örnekler ve fırsatlar sunmak.

Bir sonraki yazımda “Kımılnaz” versiyonu.

İlgili yazılar:
Çocuklarda eğitime başlama yaşı gittikçe düşüyor

Not: Resimde Mona “Pratik Anne” Lisa, resmeden Kıpırcan da Vinci. 😛


Etiketler: , ,
Kategoriler: Bebek / Çocuk, Eğitim

«       |       »




Bir Yorum Yazın