Çocuğun en iyi öğretmeni yine çocuk

May 09, 2011 - 0 Yorum

Kımılnaz abisi 2,5 yaşındayken doğdu. 6 aylıkken işten ayrıldım ve yaklaşık 1.5 sene üçümüz beraber takıldık. Kıpırcan’a bir sürü eğitici öğretici aktivite hazırlarken Kımılnaz hep bizimleydi. Hep abisini seyrederek büyüdü.

1 yaş civarı konuşmaya başladı. “Teşekkür” hariç her kelimeyi ilk seferinde ve düzgün telaffuz edebiliyordu. Konuşma kabiliyetinin ötesinde ifade yeteneği de çok kuvvetli. Kız olması mı, yoksa bana çekmiş olması!!! mı bilemiyorum ama 2 yaşından beri bazen öyle şeyler söylüyor ve anlatıyor ki bazen karşımda bacak kadar bir çocuk olduğunu unutuyorum.

Kımılnaz 1.5 yaşındayken ben yavaştan işe geri döndüğüm için ona abisine yaptığımız birebir aktivite yüklemesini hiç yapmadık. Hatta arada bir “yahu bu çocuğa en azından bir kitaptan hayvanları veya renkleri göstersek” diye aklımıza geldiği oluyordu da, bir bakıyorduk o zaten biliyordu. Bir şekilde abisinden öğreniyordu.

Abisi 3.5 yaşındayken yuvaya başladığında, onu getirip götürürken Kımılnaz da hep yuvada kalmak ister, dışarı çıkınca ağlardı. Bazen öğretmenlerin çok ses çıkartmayacaklarını düşündüğüm zamanlarda 2 dakika bırakır öyle rafları incelemesine ve diğer çocuklarla oynamasına vakit verirdim. Kıpırcan’ın sınıf arkadaşları da bebek diye bayılırlardı. Sınıfın düzeni bozulduğu için çok fazla uzatmadan ayrılmak durumunda kalırdık.

Daha evvel neden yuvaya başlama yaşının erken olmasının aslında günümüzde normal bir ihtiyaç olduğu üzerine Çocuğum okula ne zaman başlamalı? başlıklı bir yazı yazmıştım. Eskiden aileler bu kadar çekirdek, toplum bu kadar apartmancıl, çocuklar bu kadar izole değillermiş. Çocuklar mahallede hep bir arada sokakta büyürler(miş). Ufaklar herşeyi büyüklerinden öğrenirlermiş.

Emin olun çocuğun en iyi öğretmeni yine çocuk. Kımılnaz 3, Kıpırcan 5.5 yaşında; hala daha önce abisinin peşinden koşup onu hallediyoruz. Kımılnaz bir şekilde kendi işini kendi görüyor. Yuva ve anaokullarında da uygun ortam ve eğitmenler varsa ve çocuk hazırsa çocuklar için yuvanın çok faydalı olduğuna inanıyorum.

6 aylıkken bardaktan su içen, 9 aylıkken kendi kaşığı ile kendi yemeğini yemekte ısrar eden bir hatun olarak Kımılnaz çok da erken bir yaşta kalem tutup boya boyamaya başladı. Hala daha en sevdiği şey boya boyamak, resim yapmaktır. Renklere bayılır.

Abisini okula bırakıp alırken, okula aşına olduğu ve orada kalma isteği gösterdiği için kendisine de iki üç kere sorup teyid aldıktan sonra (evet 2.5 yaşındaki çocuğuma okula gitmek ister misin diye ciddi ciddi fikrini sormuştum) 3 yaşını bir ay geçe okula başlattık. Abisinin ingilizceyi tamamen benimsemesi neredeyse 1 sene sürmüşken. Kımılnaz Ocak’ta başladığı, haftada üç yarım günlük programın 3. ayı biterken abisi kadar akıcı ingilizce konuşabiliyordu.

Öte yandan abisi daha 2 yaşına basmadan harf ve rakamları öğrenmişken Kımılnaz 3 yaşında hala ne narflere ne sayılara ilgi göstermiyordu. Hatta sayıları gösterdiğimizde çok uzun süre 1 dışında hiçbir sayıyı bilmedi. Kımılnaz’a özel olarak harfleri yalasın yutsun diye fazladan birşey yapmadık ve yapmıyoruz. Abisi onun en iyi öğretmeni. Açıkçası Kıpırcan çok iyi bir öğrenci olduğu kadar çok da iyi bir öğretmen. Sadece akademik konularda değil tabi ki, muzurlukta da. 🙂

Her çocuğun ilgi alanı ve öğrenme hızının farkına bizim evden örnekler bu kadar. Bir tarafta hep takip ettiğimiz ilk çocuğumuz, bir tarafta bizi bekleyene kadar herşeyi abisinden öğrenerek büyüyen ikinci çocuğumuz.

Bence çocuğun ilgisi varsa, merak ediyorsa, önüne öğrenme seçenekleri sunulduğunda severek kabul ediyorsa, başka çocuklarla oynayarak anlamadan öğreniyorsa öğrendiği konu için erken mi değil mi diye kasılmamak lazım. Bilgiye ulaşmanın inanılmaz kolaylaşmasının da, bizim çocuklarımızın neslinin, geçmiş nesillere kıyasla daha erken ve daha fazla öğrenmeye sevkedeceği kesin. Muhtemelen çocuklarımız ilkokulda bilgisayar programı kodlamaya başlayacaklar. Abarttığımı düşünmeyin. Ocak ayında, 14 yaşında, kütüphaneden aldığı kitap ile en çok satan apple uygulamasını yazan çocuğun haberini okuduktan sonra bizimkilerin o yaşta ne yapıyor olacaklarını hayal bile edemeyeceğimi farkettim.

Bence ebeveyn olarak çocuğumuz için yapabileceğimiz en iyi şey, elimizdeki imkanların en iyisini vermekle, çocuğun  zihinsel ve psikolojik sınırlarını zorlamak arasındaki ince çizgiyi ayırt etmeyi becerebilmek. Çocuk ilgi gösterdiği anda besle; çocuk reddettiği anda geri çek; gerekirse bir süre sonra tekrar dene. İlk yazımda da belirttiğim gibi belki de işin en zor tarafı, karar vermek değil, verdiğimiz kararın doğru olup olmadığını anlamak için seneler sonrasını beklemeyip görmek zorunda olmak.

Foto: Bahçemden bahar kokulu sümbüller


Etiketler: , ,
Kategoriler: Eğitim

«       |       »




Bir Yorum Yazın