Kıpırcan’ın Montessori Okulu tecrubeleri – Bölüm III

Jun 05, 2010 - 4 Yorum

Diğer gözlemlerim şöyle:

6. Montessori sistemi altında Kıpırcan’ın iyi işlendiği için alıp başını yürüyen yönü tabiki okuma ve yazması. Bana bir sene evvel şu andaki beni ve Kıpırcan’ı gösterseydiniz, erkenden çocuğa okuma yazmayı öğretmenin ne luzumu var derdim.Ama şu bir sene bana “çocuğun içinde patlamaya hazır bir tomurcuk varsa, niye çiçek açması için biraz daha sulamayalım ki” dedirtti. Başka okulda da mutlu olabilirdi ama öğrenmeye hazır ve antenleri açıkken bu dönemi kaçırabilirdik. Her akademik konuda herşeyi öğrensin diye kasılmıyor öğretmenler. Kıpırcan’ın okuma yazmaya yeteneği var, konuları çabuk ilerliyoruz diyor. Başkasının ki matematik seviyordur, toplamaya çıkarmayı sökmüştür. Bizimki o konuda biraz daha geriden geliyordur. Bu arada Kıpırcan okuyabildiği halde resimli kitaplarını hala bize okutturur.

7. Bunların dışında Kıpırcan’ın Montessori sistemi ile çok iyi uyuşmayan yönleri de var. Bunlardan biri dikkat toplama. Öğretmeni bir işi seçip başladığında bazen kafası dağılıyor ve hayal alemine dalıyor diyor. Annesinin oğlu. Bu durum okuldan değil çocuktan kaynaklanıyor tabi. İki olasılık söz konusu, ya çocuk öğretmenlerinin de doğru yönlendirmesi ile işine başlayıp bitirene kadar dikkatini odaklanadırmayı öğrenecek. Veya “hadi oğlum, yap oğlum, bak herkes yaptı sen kaldın çocuğum” denmeyeceği için olduğu gibi dağınık kalacak. Göreceğiz.

8. Benim ilk başlardan beri gözlemlediğim, Kıpırcan’ın bazı zamanlar beni bile zorlayan ve Montessori sisteminde arıza yaratan diğer bir karakter özelliği ise değişikliği sevmemesi. Feci statükocu. Sevdiği ve iyi bildiği birşeyi bulursa onu tutturur ve bir daha kendi başına asla değiştirmez. İnatla da değiştirilmez. Acayip akıl oyunları ile ikna etmek gerekir. Mesela kışa girerken kalın paltoya alışması, bahara geçerken o giymemek için burnumdan getirdiği kalın paltosu yerine ince baharlık ceketine geçmemesi acayip yorar adamı. Benzeri geçiş dönemleri oldukça zorludur. Okulda da kendine göre bir iş bellerse her sabah gider ve gocunmadan onu seçer. Montessori’de de müdahale yok malum. Neyse öğretmenler biliyorlar artık. Konuştuk, biraz biraz yönlendiriyorlar. Yoksa sene boyu aynı işi yapması işten değil.

9. Sistemin dışında öğretmenler çok sevecen. Bir tanesi daha akademik ve disiplinli, iki tanesi tam yumuş, pamuk öğretmen. Ben bir davranış veya huy değişikliği olduğunda onlardan yardım istiyorum. Onlar okulda birşey olduğunda beni haberdar ediyorlar, beraber üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Mesela bir dönem belli arkadaşlara sabitlenme ve sahiplenme durumu yaşadık. Öğretmenleri önerilerde bulundu, ben evden kitap ve hikayeler ile destekledim, atlattık.

10. Aslında okulda yaptıklarını gün be gün detaylı takip etmiyorum. Hırs hırs veya detaycı, her gün ne yapıyor diye merak eden bir veli değilim. Yine de farkettiğim kadarı ile okulda öğrendikleri beni hakikaten çok etkiliyor. Eve ödev falan da vermiyorlar. Ama okuma, yazma, matematik, coğrafya, fen konularında çaktırmadan öğrendikleri ve öğrenmek istedikleri hakikaten inanılmaz. Birkaç gün evvel, evin önünde babasının da verdiği ipuçları ile yönünü tayin etmiş, kaldırıma tebeşirle kuzey, güney, doğu ve batı yazıyordu mesela.

Bu sene istediğim devlet okulunun kurasında adı çıkmadığından bir sene daha buraya devam edecek ve bence çok iyi olacak.

Son olarak tekrar vurgulamak istediğim: eğitim sistemi, müfredat, ekol ne olursa olsun, öğretmeniniz kaliteli olsun. Dolayısı ile öğretmenlerin maaşlarını cücük gibi yapıp öğretmenlik bölümlerine giriş barajını ve okulların kalitesini düşüren sistem de kahrolsun. Chicago Devlet Okulları da malesef aynı yolun yolcusu. Öğretmen çıkarmalar, maaş dondurmalar, ekonominin rezilliğinden özel okullara gidemeyen çocuklar ile sınıftaki öğrenci sayısının artmasına kadar her türlü saçmalık mevcut. Belki de bu yüzden en önemli devresinde Kıpırcan’ın bu okula devam etmesi en doğru karar.

Yazım, Montessorinin kitaplarda okuduğunuz sistem özellikleri dışında çocuğunuzun karakterini de gözönünde tutarak okul ortamında neleri bekleyip, hangi önyargılardan arınmanız gerektiğine karar vermenize yardımcı olur umarım.

Sorunuz olursa elimden geldiğince yanıtlamaya çalışırım.

Bu serinin devamı:
Kıpırcan’ın Montessori Okulu tecrubeleri – Bölüm I
Kıpırcan’ın Montessori Okulu tecrubeleri – Bölüm II


Etiketler: ,
Kategoriler: Eğitim

«       |       »




"Kıpırcan’ın Montessori Okulu tecrubeleri – Bölüm III" için 4 Yorum yapılmış.

  1. Ozgeee says:

    Kıpırcan'ın palto çıkarmaması geldi gözümün önüne, çok şeker.
    Montessori kitaptan teoriden okuduklarımla çok ilgimi çekmişti. Şimdi birebir yaşayan bir anneden duymak-canlı bilgi ile içime sindi bu sistemi denemek. Teşekkürler.

  2. Cocukla Cocuk says:

    Montessori serisini merakla & dikkatle okudum,teşekkürler paylaşım için.

  3. elif says:

    benim oglumda 3 bucuk yasinda ve rakamlari ogretmekte cok zorlaniyorum boya yapmaya hic ilgisi yok ve beni endiselendiren tarafi dikat bozuklugunun olmasi? Bende montessori okularini denemeyi dusunuyorum fakat simdilik okullada problemimiz var yakin bir civarda okula basllatim ve geri almak zorunda kaldim korkuyorum diye hergun agliyordu biraz bu konuda bu gunlerde caresizim

    • Pratik Anne says:

      Nacizane cocugunuzun yasinda yazdiginiz seylere endiselenmek icin cok erken diye dusunuyorum. Her cocugun ilgisi farklidir. 3 yasindaki cocugun ilgisi de genel olarak daginiktir. Cocugunuzun uzun sureler belli bir seyle ilgilenmesini istiyorsaniz, sevdigi seyleri sunun. Size 7.5 senelik ve ayni anne babadan, gece gunduz gibi iki farkli cocuk annesi olarak sunlari yazabilirim:
      1. her cocuk birbirinden cok farklidir. Kimsenin cocuguyla karsilastirmayi birakin, kendi cocuklarinizi bile birbiriyle karsilastirmayin.
      2. Her cocugun donemleri vardir. Simdi boyamayi sevmez, 6 ay sonra inanilmaz ilgi suyar. Muzik dersinde butun cocuklar denileni yaparken kilini kipirdatmaz, 3 ay sonra evde CD yi calarken butun harketleri sarkilarin uygun yerinde tek tek yapar.
      3. Bugun bir yiyecegi sevmez, 1 sene sonra onsuz yapamaz. Bugun bir yiyecegi ye ye doymaz, 3 ay sonra bakmissiniz agzina koymaz.
      4. Cocuklar kendi sevdikleri ve sectikleri seylerle, istedikleri zaman uzun uzun ilgilenirler. Sizin ebeveyn olarak goreviniz onlarin ne olabilecegini bulmak ve cocugunuzun gun icinde esref saatinde geldiginde o seylere erisebilmesi icin uygun ortami hazirlamaktir.
      5. Cocugunuz okula giderken en gec 1 hafta 10 gun icinde hemen alisamiyorsa ya cocugunuz hazir degil, ya da okul ona uygun degildir.

      Dedigim gibi 3 yas bir cocugun sayi, harf, renk ogrenmesine takilmak icin cok erken. Dikkat daginikligi teshisi icin de derken. Onu yalniz basina biraktiginizda nelerle sizi aramadan uzun uzun oynuyor, bunlara bakip o yone yonelmenizi tavsiye edebilirim.

Bir Yorum Yazın