Kısa yazma özürlüyüm ben. Öyle Yılmaz Özdil gibi iki paragraf yazıp, sayfalar dolusu ifade edemem. Hele ki içim böyle dolu olunca.
Dünden beri şu yazıyı 3 kere yazdım, sildim. Bu seferkini yayınlamaya değer bulur muyum, kim bilir?
Bloğa yazı yazmak istiyorum ama etrafımızda olan bitenlerin karanlığında, gündelik şeylerden yazmaya elim gitmiyor. Hayat bizler için devam ediyor ama 3-5 Mehmet, Melisa ve Süleyman bebeler dahil 9 vatandaş, kadına karşı şiddete kurban giden onlarca kadın, trafik terörüre kurban giden yüzlerce kişi ve ailesi için hayat durmuş vaziyette.
Üzerine ölü toprağı serpilmiş iktidar, muhalefet, bürokrat ve (Silivri dışındaki) orduya karşı da ne blog yazısı, ne Facebook post’u, ne gazete yorumu fayda eder. Sözün bittiği yerde değil, sokağa çıkıp haykırarak bağırmaya başlamanın gerektiği yerdeyiz.
Yurtdışında yaşayan bir Türk olarak manzaraya bakış açım biraz daha farklı. Uzun uzun yazabilirim ama yersiz. Çünkü iki hafta sonra, gündeminin yeni başkan seçimleri olduğu “evim”e döneceğim. Bu yüzden bazı konularda yazma ve konuşma hakkı bile görmüyorum kendime. Elimi taşın altına koymadığım yerde vıdılamaya ne hakkım var?
Yine de Türkiye ve Türk halkı üzerinde döndürülen dolapların, tıkır tıkır işlediğini gördükçe içim acıyor. Kalbim burada. Kalbim Türk. Ne olacaksa olsa da, savaş bitse, insanlar birbirini öldürmekten vazgeçse diyorum ama görünen o ki esas rant savaştan sağlanıyor.
Acı içinde engelleyemeyeceğimizi idrak ettiğim bu oyunlar karşısında hayata devam etmeye çalışıyoruz. Bize sıra gelmeyeceğini ümit ederek ve dua ederek. Başka türlü akl-ı selim kalarak bu hayata nasıl devam edilebilir, bilemiyorum.
Cok haklisiniz. Biz de epeydir ama son 2 gundur daha da siddetle uzuluyoruz gidisata ve neler yapabiliriz diyoruz. Biz de yurtdisindayiz ve uzaktan bazi seyler daha da acitiyor insanin icini.
Noldu? Hani sokak protestolari anlamsizdi?
Anlamsiz degil, ise yaramiyor yazmistim. Hala da yanlislari duzeltmeye yaramadigini dusunuyorum. Bu yuzden yazimda da “engelleyemeyecegimizi idrak ettigim bu oyunlar” yazdim.
Ise yaramadigina inaniyorsa yazar niye “gerektigi” diyor yukardaki yazida?
Haklisiniz, ifadem biraz yanlis olmus. Her yerde “sozun bittigi yerdeyiz” denip duruyor. Konusmasi gerekenler suskun, birsey yapmasi gerekenler durgun. Bu durumda insanin bagirarak isyan edesi geliyor manasina gelen bir cumle kullanmak istemistim. Tam olmamis. Toplum olarak bozukluklari ve halihazirda yapilan yanlislari duzeltmenin, sokak protestolari ile degil, ancak aktif olarak siyasi, politik ve sivil toplum orgutlerine katilarak saglanacagi konusundaki fikrim degismis degil. Bunun da otesinde Turkiye’nin (gucu elinde tutan grubunun) icinde piyon olarak bulundugu bu satranc oyununda herhangi bir degisiklik yapmanin da mumkun olmadigini dusunuyorum. Yazilarimi dikkatle okudugunuz ve yanlis ifadem hususunda dikkatimi cektiginiz icin tesekkur ederim.