Yazılarımın arası gittikçe açılıyor. Özenerek yazıyorum normalde. Baştan savarak yapmak istemediğim için oturup odaklanacak vakit ayırmak lazım. Birkaç yazı konusu belirledim ama fotoğraf çekmem lazım. Arada oturup bir batında 4-5 yazı önceden hazırlıyorum. Hazırda da yok pişmiş. Taze taze fırından çıkıyor bu yazı.
Sezin melek’in annesi Deya beni sobelemiş. Ona cevap vererek başlayayım devam ederim dedim ama saat 11 pm olmuş bile. Uykusuz kalınca gündüz Kıpırcan’ın peşinden sürünüyorum. O da yaz geldi sağolsun iyice enerji doldu. Koşuyor, atlıyor, zıplıyor, merdivenleri bir inip bir çıkıyor. Yemek yerken bile oturtamaz olduk, zıp zıp başımız dönüyor artık. Nerden bu enerji anlayamıyorum.
Sobenin konusu hamlileliğimden (hamileliklerimden) neleri özleyip neleri özlemeyeceğim.
Öncelikle büyük konuşmayayım ama iki çocuktan sonra planlarımız dahilinde biz dükkanı kapadık. O yüzden bir daha hamile kalmayacağımı da göz önüne alırsak ben hamileliği çok özleyeceğim. Doğurduğum bebek / çocuk / insan evladını yetiştirmeyi bu kadar büyük bir sorumluk görmesem, ben de arka arkaya hamile kalıp doğururum. O kadar seviyorum hamileliği. Allaha şükür iki hamileliğimde çok rahat geçmişti. Hatta Kıpırcan’a hamileliğimde canım çikolata ve tatlı istemediği ve de düzenli spor yapabildiğim için çok da makul kilo almıştım. Vücudumu en beğendiğim dönemlerdi hamileliklerim. Her ikisinde de göbek narsisti olmuştum. O göbeklerin hem dıştan görünüşünü hem içinde hissettiğim kıpırtıları, yavrularımla bir olma duygusunu çok özleyeceğim.
Her iki yavru da geç doğduğu için son günler biraz zor geçmişti. O geçmek bilmeyen günleri bile özleyeceğim. Şimdi vakit öyle hızlı geçiyor ki.
Her iki hamileliğimde de hiç yan etki olmamıştı. Ne bulantı, ne şişme, ne başka bir rahatsızlık. Sadece son aylarda klasik rahat uyuyamama ve gelip giden restless leg syndrome dışında hamilelik ayağına şöyle naz bile yapamadım.
Sadece hamilelikten değil de zamanlamadan kaynaklanan bir derdim vardı. O da Kımılnaz’da göbişimin büyüdüğü zaman kışa (hem de kara kışa) denk gelmişti. Ondan dışarıda spor yapamadım hiç. Evde otur otur hareketsizlik çok daralttı beni. TV den yoga vs. bir yere kadar. İnsan şöyle temiz havayı içine çeke çeke yürümek istiyor. Kıpırcan da akşamüstüleri hele de geç kaldığı için son günlerde her akşam uzun uzun yürümüştüm. Hamiş adaylarına tavsiyem, eğer imkanınız varsa doğumu Mayıs – Haziran a denk getirecek şekilde hamile kalın.
aylara kesinlikle katiliyorum,benim hesap kitap dinlemeyen kizim sayesinde yaz hamilesi olmustum,kanadada sogugu ile meshursada yazlarida cok sicak..
Pratikcim benim, ne guzel dile getirmissin .Ben de kendimi dusundum benim epyce vakit gecti ustunden.
Bir cok benzerlikleri ben de yasamistim. bulanti felaketti:))her iki cocgumda mayisda dogu cokda iyi oldu havalar isinmis hergun yikiyabiliyor disari cikarabiyorum.
Gercekten ben de her zaman derim hamile kalmak 9 ay gezdirmek hele birde bebegin kipirtisini hisetmek dogurmak guzel seyler ve bebek buyutmek sorumluluk yaninda hic birsey degil.
sevgiler..
Pratik Anne, izinsiz iki postunun linkini verdim blogumda -Music Together’la ilgili. En azından haber vereyim dedim nezaketen. Bu arada sevdiğinize çok sevindim. Türkiye’de de ilk MT eğitimi başlıyor yakında. Sevgiler,
aylara katılmıyorum, haziran’da herkes tatile gitti. ciyak ciyak bir bebekle eve tıkılmak beni bunaltmıştı. sıcak bir yandan çocuk bir yandan, insanlar oflar bebek ağlar, dışarda gezen tatil yapan insanlar…yok ben almiyim…kış olsun kimse dışarıya çıkamasın…:)
Hımm ben ucundan yakalıycam o zaman….Haziran sonuna denk getirmeye çalışıcam tavsiyenizi göz önüne alarak:))
benim oglum Sinan da Kıpırcan’la aynı yaşta sanırım. 29 Nisan’da tam 3 yaşında olacak. Küçük oğlum da tam 1 yaşında şu anda. Biri sürekli yürümek istiyor, diğeri de sürekli zıplıyor!! Dediğin gibi inanılmaz bir enerji. İnsanda ne sinir ne sistem hiçbirşey kalmıyor. Kaç yaşına kadar sürecek bu durum. imdaaaaaaaat!!
Ben de 2 çocuk yapıp defteri kapattım diye düşünüyorum ama hamilelik de çok güzel bişey yaaaaa. Sırf o 9 ay için tekrar yapsam mıki oluyorum arada bir. Hormonlardan dolayı insan kendini çok iyi ve mutlu hissediyo. O hormonlar aslında sonraki seneler için daha çok gerekli ama niyeyse öyle olmuş!?