Insan sekiz senedir – son birkaç senesi kesik kesik de olsa – blog yazıyor olunca, hayatı yaşarken kafasının arkasında devamlı “bunu da bloga yazmalıyım.” diye not alarak yaşamayı bırakamıyor. Hatta itiraf edeyim, vakti zamanında “bloga yazacak şey olsun” diye işe kalkışmışlığım da vardır. Aylardır yazamıyorum. Geçmedi hala “yazmalıyım” teranesi. Cep telefonuna not alıp alıp duruyorum ama henüz kafamdan geçeni yazı dokümanına aktaracak beyin okuma cihazı gelişmediği için, yazılar kafamın üstüde bulut kümeleri ve bilgisayardaki fotoğraf albümünde yaptıklarımızın fotoğrafları şeklinde öksüz öksüz bekleşiyorlar.
Ben bu paylaşma dürtüsü geçer mi diye bekleşedurayım geçenlerde annelerin sosyal medayadaki varlığı ile ilgili bir anketin sonuçları üzerine bir yazı okudum. Anket Amerika’da yapılmış. Sonuçlara göre anneler sosyal medyadaki diğer kimliklere göre iki kat daha fazla yorum bırakıyormuş. Anne kişilerinden de 5 yaşın altında çocuğu olanlar, diğer annelere göre sosyal medyada daha aktiflermiş. Çocukları 6-10 yaş arası olan anneler ise daha az aktiflermiş ve çocuğun yaşı büydükçe sosyal medya aktiviteleri de azalıyormuş. Linki burada.
Bizim evin “bebeğinin” geçen hafta 6 yaşına girdiğini ve 8.5 yaşında olduğu zannedilen abinin de erken ergenliğe balıklama dalış yaptığını belirtirsem, ne kadar umutsuz bir blog sahibesi olduğumu anlarsınız.
İtiraf edeyim, bloglara sosyal medyanın da çok ağır darbesi oldu. Özellikle Facebook inanılmaz zaman israfı. hele ki son zamanlarda kişisel hesaplarda maksimum reklama maruz kalıp, Pratik Anne Fan sayfasında paylaştıklarımı 3-4 kişiye bir zahmet göstermesi iyice soğuttu beni. 2013 ortasında 3 ay hesabımı dondurmuştum. Facebook’tayken herkes birbiriyle haberleştiğini, bağların devam ettiğini zannediyor. Sanal gerçeklik. Yok öyle birşey. 3 ay kimse kimseyi arayıp sormadı. Güzel bir deneyimdi, belki ayrı bir yazıda paylaşırım. Ne güzel verimliliğin zirvesine çıkmıştık ki, tekrar döndüm.
Ama olmuyor. Hem blog, hem 4 koldan sosyal medyaya yetişilmiyor.
Bu blog işi insanın iliğine kanına girip yer yapan bir meret netekim. Bıraktım, deyip bırakamıyorsun. Hele benim gibi anlatma ve paylaşma dürtüsü fazlaca gelişmiş biri için. Aklımda yazmak istediğim birkaç birşey daha var. Erkenden uykum gelmezse ara ara gelir tıkırdatırım birşeyler.
Tıkırdat tıkırdat, merakla bekliyorum yazılarını.
Blogun güzel yanı bir yazıyı yazdıktan sonra, üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin birilerinin hala işine yaraması, faydalı olması. Diğer sosyal medya kanallarında bu yok, yazı uçup gidiyor; öyle hızlı tüketiliyor ki hem de.
lütfen siz hep tıkırdatın.
Ben facebook olayını anlamadım 🙂 ama blog her zaman candır diğerleri hızlı tüketim blog kalıcı bir arşiv gibi geliyor bana. Ve kesinlikle diğerleri zaman kaybı. Gerçekten özlüyorum yazılarını sevgiler:)
Kesinlikle katılıyorum. Doğru bir yorumlama olmuş.
Düşüdündüklerini yazıya dökemeyen biri olarak siz blog yazarlarına hep imrenmişimdir. Sizi yıllardır sessizce takip ediyorum. Hatta şu ara sizi hep anıyorum. Çünkü ben de sonunda kendi başkalaşma serüvenime başladım. P90X için size ne kadar teşekkür etsem az. Lütfen yazmaya devam edin. Benim gibi bir sürü kişinin hayatında çok güzel dokunuşlarınız vardır eminim. Bizleri mahrum etmeyin.
Sevgiler,
Cok sevindirdi bu yazdiklariniz beni. Ben ki kendim bile bazen kendimi motive etmekte zorlaniyorum. Yanliz P90X e azmedin. Birakmayin hic. Sonuclarini goreceksiniz.
Tam başladım denemez aslında. Başlayıp başlayıp 1er hafta yapıp bıraktım çeşitli bahanelerle. Ama bugün tekrar başlıyorum ve 90 gün’ü tamamlayınca ilk size sonuçları bildireceğim.
Baslayin ve birakmayin. Onunuzdeki haftalari dusunmeyin. Her gun icin hedefiniz, o gunu bir sekilde yapabilmek olsun. Cuma gunu hedefiniz o haftayi bitirebilmek. Sonraki haftaya Allah kerim. Ben de kendime motivasyon veriyorum bu arada 🙂 Lutfen cok ama cok saglikli beslenin. Ivir zivir kacamak yapmazsaniz sonuclar cok daha inanilmaz oluyor. Aslinda bu isin 80% i dogru beslenme, 20% si spor. Ama sporuda eksik etmeyin. Bu duraganlasan yasam bicimlerimiz bizi mahvediyor. Kalp ve kaslarimizi duzenli calistirmamiz lazim.
Aslında süreklilik istiyor blog yazmak aksi halde sadece kendiniz için oluşturduğunuz günlük gibi oluyor.
Bende bloguma beklerim. Üzerinde çalışıyorum hala 🙂
http://icimdenngeldi.blogspot.com/ 🙂 🙂 beklerim.
MUTLU YILLAR 🙂
ah ne kadar çok emek var bu blogda size çok özeniyorum. Facebook hakkında size katılıyorum ama çok ciddiye almamak lazım, facebook’un kendine ait bir tarzı var ve bu insanları çekiyor. aslında buna biraz uyum sağlarsanız facebooktan daha fazla okuyucu çekersiniz. blog yazısı harcinde sabahları bir kedi resmiyle günaydın, beğendiğiniz pinterest resimleri diy fikirleri vs. gün içinde bir kaç kere paylaşırsanız insanların ilgisini çeker, paylaşım artar ve sayfanızı daha çok ziyaret ederler. genel olarak çok takip edilen sayfaların stratejisi bu çünkü. buna en güzel örnek annekaz’ın facebook sayfasını örnek verebilirim.