Dün hakkında yazdığım Oğluma Ahlak Üstüne Öğütler kitabının İletişim yayınlarından çıkan ve Şadan Karadeniz tarafından yapılan çevirisinin gerçekten facia olduğundan bahsetmiştim.
İnternetten yaptığım araştırmadan anladığım kadarı ile Şadan Karadeniz oldukça bilinen İspanyolca – Türkçe çevirmeni. Can yayınlarından çıkan Kolera Günlerinde Aşk, Gülün Adı ve Foucault Sarkacı aralarında olmak üzere birçok çoksatan kitabı çevirmiş. İlk iki kitabı okumuştum ve hiç çeviriden böylesine rahatsız olduğumu hatırlamıyorum. Benim tahminim, bu çeviriyi başka birisine verdiler. O da kolayına kaçıp google translate’ten çevirdi. Talihsizlik bu ya İletişim Yayınlarındaki editör de o aralar çok fena hastaydı. Hiç bakmadan sadece dizgiye bakıp Şadan karadeniz ismi ile basıma girdiler. Çünkü:
- Cümleler devrik ötesi. Öznesi başta, yüklemi sonda düz cümle bulmak Batman’da petrol bulmaktan zor.
- Noktalama işaretleri rasgele serpiştirilmiş. Kel alaka yerlerde, bol keseden “:” ve “;” kullanılmış. Cümle nerede bitiyor, nerede başlıyor, anlayana aşkolsun.
- Bazılarının ne anlama geldiğini anlamam için İngilizcesine bakmam gerekti. Bazıları yanlış anlamlarda kullanılmış.
- Bazı deyişler yanlış yazılmış Ör: Her kezinde (her defasında manasında)
- Günlük dilde kullanılmayan kelimeler kullanılacak diye fena halde kasılmış: izlek (konu), tinsel (manevi), içkin, kötücül, ötedünyasal, sakınım (ihtiyat), duyumsamak (hissetmek kullanacağım diye ödü patlamış resmen).
- Bazı kelimeler yanlış yerlerde yanlış manalarda kullanılmış: kabara, moral (ingilizce moral= türkçe değer), ıskala
- Çevirmen “Tastamam” kelimesine takılmış. Cümle içinde acayip yerlerde “tastamam” çıkıveriyor.
- Son olarak anlamak için defalarca okuduğum cümleler var ki, ingilizcesine baktığımda “google translate iş başında” dedim hakikaten.
Bir alışkanlık, ne denli kök salmış olursa olsun, benim için az elverişli olmayabilir mi? – sf 41
Benim yerime hiç kimse özgür olamaz, ya da: hiç kimse beni tek başıma seçmekten, tek başıma araştırmaktan bağışık kılamaz. – Sf 42
Jean Paul Sartr, “Özgur olmaya yargılıyız” demiştir. Üstelik bu yargılılığın affı da yok. – sf 52 [mahkumuz demeye çalışıyor. İngilizcesi condemned. Yargılılık diye bir kelime yok.]
Bizi ilgilendirdiğince, şimdi sana söylediklerim yeterli. – sf 54
Umarsızca atılacağım ruhumun üstüne, sonunda kendi kendime düşman. – sf 77
(İngilizcesi: I’ll join with black despair against my soul,
And to myself become an enemy
Richard III)Kuşkusuz insan varlıklarına çok kez sakınımla davranmak gerekir. Ama bu “sakınım” kuşku ya da kötücüllük anlamında değil, kırılgan nesnelere, dahası en kırılgan nesnelere gösterilen özen anlamındadır… çünkü basit şeyler değildir bunlar. – sf 90
Ürününü dermek [biçmek] istediğin şeyi ekmek, bunun tersini yapmaktan daha usa yakın olmaz mi (karamukların [yabanotlarının] ekinlerini mahvedebilecegini bildiğine göre? [çevirisinin “bile bile” olması lazım]) – sf 91
Kısa erimli olarak, hemcinslerimize düşman (ya da kurban) gibi davranmak yararlı görünebilir. – sf 92
Eşyalardan yana kendini ne denli varsıl [zengin] duyumsarsa duyumsasın [hissederse hissetsin]… – sf 93
Georges Perec, başlığı tastamam şu olan bir kitap yazmıştı: Yaşam, Kullanma Klavuzu. Hoş, zeki bir yazınsal mizahtı bu, bir ahlak dizgesi değil. sf. 130
İtiraf ediyorum, TDK yı bu kadar çok kullanmamıştım uzun süredir. “Öğrendiğiniz kelimeleri cümle içinde kullanın” günleri aklıma geldi. Bir tek günlük dilde “eninde sonunda” olarak kullandığımız, deyişin “önünde sonunda” olduğunu öğrendim.
Bu yazdıklarımı ayrıca yayınevine de göndereceğim. Belki çeviriyi tekrar gözden geçirip, bu güzel kitabı güzel dilimize yakışır bir şekilde tekrar yayınlarlar.
Çevirmen okurlarım varsa, sizlere de selam ediyorum. İşiniz zor vesselam.
“Yargılılık” bölümüne takıldım. Yahu biz 1 sayfayı çevirirken dönüp dönüp kontrol ediyoruz. Bu kadar vurdumduymaz bir kitap çevirisi olabilir. Yazık o kadar emeğe, kitap sayfası için harcanan ağaçlara yazık. Hiç mi kimse kontrol etmemiş bu kitabı? Pes yani! Can Yayınları’na da, isminin basılmasına izin veren çevirmene de yazık olmuş.
Ceviri Turkce kitaplari sanirim yaklasik son 10 yildir hic ozenli degil. Zaten gazeteleri okumak bile karin agrisi vermeye basladi kotu cevrilmis bir kitabi okumak daha buyuk karin agrisi. Ben uzun zamandir eger orijinali Ingilizce ise Ingilizcesini tercih ediyorum.Ayrica suna da inanirim iyi bir cevirmenin ayni zamanda iyi bir yazar olmasi gerekli. Iletisim yayinlari bu konuda ozenli diye bilirdim demek ki onlar da artik pek onem vermiyorlar. Cok yazik!
valla süper bir tespit olmuş. kesinlikle uyarmalısın Can yayınlarını. Onlarda düzeltmeli bu yanlışı. Can yayınları en güvendigim yayınevlerinden biridir hem de… sana da hassasiyetinden dolayı tebrik.
Bu kitap iletisim yayinlarindan.
İlk iki kitabı bende okumuştum. Yıllar oldu ama çok severek okuduğum kitaplardı. Aynı kişinin çevirdiğine inanmak zor gerçekten.
Gulun adi ve Foucault Sarkaci orijinali italyanca olan kitaplar, bu durumda ve cevirileri cidden basariliydi. Belki cevirmenin italyancasi ispanyolcasindan cok daha iyidir?
Cumleler cidden abuk ve anlamsizmis bu arada 😛
italyanca ispanyolca farki olabilir haklisiniz? ama turkcesi bu kadar mi kotu bu cevirmenin! okudugum cumlelere inanamiyorum!
Yani bence olay cevirmenin bastan savmasi veya belki kendine gore baska bir tercume metodu!!! izlemesinin otesinde, arkasindan bir editorun tekrar okuyup, bu nedir dememesi. Birebir tercume kontrol edilmese bile sadece cumlelerdeki ifade bozukluklarina dikkat cekilebilinirdi.
Fena yakalanmışlar, bence çevirmenin bu işten haberi olmamalı.Olsa hasta olur eminim,tanıdığım bir kaç çevirmen bile böyle bir işleri olsa hasta olacak kadar bu işe düşkün insanlar.
Örnek vereyim mesela çevirmenlik yaptığı bir gazetede kendine ait olmayan bir cümle için not düşüren bir arkadaşım var çevirmen.
Bir kelime için de sabahlayan.Sende süper yakalamışsın ama 🙂
Bu “Google translate” programını kullanarak blog yazmaya çalışan kimselerde var. Benzer cümleler ile dolu oluyor hepsi. Okuması gerçekten zor ve her yönüyle açık: çeviri programı kullanılıyor.
Bunu profesyonel kimselerin yapmasını doğrusu beklemezdim. Can Yayınları umarım diğer kitapçılara örnek olmaz. Yoksa okunabilir kitap kalmayacak.
Evet ülkemizin en büyük kayıplarından biri.Çevirileri amatörler yapıyor..
Merhaba, yayinevi ile gorustunuz mu? sonuc alabildiniz mi? ben dw cebirmen oldugum icin konu ilgimi cekti. bazen ceviride intihal yapabiliyorlar ama bu yayinevinden boyle bir sey beklemezdim.
Evet, yayinevine e-mail attiktan 3 gun sonra, “İlginiz ve dikkatiniz için teşekkür ederiz. Eleştirileriniz ışığında kitabı tekrar gözden geçireceğiz.” cevabi geldi. Buraya eklemeyi unutmusum.