Türkiye’nin tarih ve doğa hazinesi, Denizli

Oct 19, 2010 - 9 Yorum

Türkiye’den döneli bir aydan fazla oldu ama bu fotoğrafları geç de olsa paylaşmak istedim. Denizli’ye ilk gidişimizdi. Çok da gezdiğimizi söyleyemeceğim. Çünkü Denizli’de tarih ve doğal güzellikler açısından o kadar çok gezip görülecek yer var ki, ne halimiz vardı, ne de vaktimiz yetti. Bir hafta dolu dolu gezilip görülecek güzelliklerle dolu bir şehir. Bir şehir içinde kaç tane antik kent olabilir? Denizli’de tam 11 tane var. En meşhuru Pamukkale düzlüğündeki Hierapolis Antik Kenti. İnanılmaz kocaman, ucu bucağı yok. Sonra Laodikya ve Tripolis Antik Kenti var, ki bizim buralara gücümüz yetmedi. Eniştemizin anlattığına göre nereyi kazsan altından şehir çıkıyormuş. Sırf bu yüzden bir köyü taşımışlar. Köyün taşındığı yerden de kalıntılar çıkmış.

Ekonominin gazabına uğradıysa da tekstilini zaten biliyorsunuz. Organik tekstil arıyorsanız havlusu, örtüsü vs hepsi Denizli’de.

Kaplıcaları da ayrı güzel. Bir Bursalı olarak senelik hamam sefama bu sefer Denizli’deki Thermal Colossea Hotel‘de güzel bir kahve köpük masajı ile başladım. Ardından kese, ardından normal masaj derken yumuş yumuş çıktım. Eşime beni kahveli (bildiğin telve) köpüklü fotoğraflaması için haber gönderdim ama beni yanlış anlayıp çocukları çektiği için malesef hafızama kazıdığımla kaldı.

Bence herkesin Denizli’yi ve Pamukkale’yi kapsamlıca görmesi gerekiyor. Sizi bu muhteşem fotoğraflarla bırakıyorum. Yarına üzerinde yaşayanların kıymetini bilmediği topraklar (ve tabi çocuklarla ilişkisi) hakkında acılı adana bir yazı geliyor.

Pamukkale ve arkada Hierapolis kalıntıları

Kuzenimizin iddialarına göre buraları daha güzelmiş. (Sonradan yıkılan otel fiyaskosundan önce) Teyzemiz ve eniştemizin söylediğine göre daha da eskiden Kuzenin bildiğinden de daha güzelmiş. Ben bu sene ağzım açık hayran kaldım. Daha güzeli nasıldı tahayyül edemiyorum.

Su olup akasım geldi şu teraslara

Aşağıya inen vardı (sanırım profesyonel fotocular) ama gözüm yemedi. Ayrıca sıkı kontrol vardı.

Turkuaz gel bana atla diyor

Oğluş terasların içine dolmuş sıcak suların dibini kurcalarken. Kımılnaz dibi tararken toka buldu 😛
Benden tavsiye. Yukarılardaki kalabalık teraslarda dipdibe debelenmeden, hızla geçip aşağıya tenha teraslara gelin.

Hafta içi olmasına rağmen aşırı kalabalıktı, ben de hemen en alt kısma indim.

Kar gibi sanki

Yerin altından gelip Pamukkale’de kendi yolunu yapan sıcak sular.

Yukarıdan platonun dibi

Platonun altından Pamukkale.

Çoluk çombak

Hierapolis. Bir ucundan bir ucuna 2 km.



Havaalanı yolunda Kaklık mağarasınd, yerin altında ufak çapta bi Pamukkale.

Kaklık Mağarası

Su birikintisi enteresan renk almış ve içinde sazlık gibi bitkiler

Pamukkale’deki antik havuz, müze, SPA otel ve fotoğraflayamadığım o kadar çok şey var ki. Çocuklarla ancak bu kadar gezip foto çekebildim. Gelecek sene niyetliyim. Kısmetse Kapadokya ve Çanakkale tarafından başlayarak Gökçeada ve Bozcaada’yı görmek istiyorum.


Etiketler:
Kategoriler: Seyahat

«       |       »




"Türkiye’nin tarih ve doğa hazinesi, Denizli" için 9 Yorum yapılmış.

  1. anne müdürü says:

    ben de istanbul da yaşayan bir denizli/babadağlı'lıyım:)
    Karahayıt a da gittiniz mi? pamukkalenin hemen yanında?
    bir daha yolunuz düşerse buldan a da gidin oldu mu?:) hem ege otlarından otlu pide yiyin, hem de buldan bzelerine bakın.. ben nayılıyorum çünkü:) babadağ da da tahinli pide:)

  2. yadigar olam says:

    Ben Denizli'de yaşıyorum.Küçükken mutlaka her hafta sonu giderdik.O zaman sulara girmek yasak değildi.Taaaa aşağılara kadar süren araç kuyruğu olurdu bilet alıp girmek için bekleyen.Birçok da turist olurdu.Her evlenen mutlaka ama mutlaka pamukkaleye şöyle bir uğramadan gitmezdi.Şimdi bir Denizli'li olarak uğrayamamaktan utanıyorum aslında.(Giriş ücreti pahalı ayrıca)Müze kart edinmek gerekiyor aslında.

  3. Anne ve Bebisi says:

    off harika fotolar. Denizli'yi de listeme yazdim 🙂

  4. Pratik Anne says:

    Anne Mudur,
    Karahayit'a gidemedik de oradaki Otele gittik iste. Gidilecek o kadar cok yer vardi ki. Biz de artik oraya gitmeden evvel ki yorgunluk, oradan sonra Amerika'ya donecek olmanin verdigi psikolojik yorgunluk ile pamukkaleyi ancak gezdik. Tahinli pide bile yiyemeden dondum. 🙁 Daha evvel yedigim icin biliyorum, tadi damagimda. otlu pidelerden enistemizin evinde vardi. Annesi yapmis hemde. 🙂 Buldan'a da daha evve lgitmistim. El dokuma tezgahlarini bile gormustum. Cok guzel memleketiniz(miz) var hakikaten.

    Yadigar,
    Biz zaten muze karti almistik Istanbul'da. O yuzden bedavaya geldi. Ama acikcasi 20 ytl girise deger. Oranin korunmasi ve bakimi icin kullaniliyordur sonucta.

    Anne ve bebisi,
    Sen Denizli'ye biz Canakkale'ye. Kesin.

  5. ஐ : ) STİL DİREKTÖRÜ ( : ஐ says:

    Eniştem Çal'lı çocukken giderdik neydi ne oldu hale bak acıyorum gelecek nesillere 🙁

  6. Red Riding Hood says:

    Abimler Denizli'de ,ailem Aydın'da yaşıyor. Denizli'ye bir 10 yıl öncesine kadar her gidişimde Pamukkalaye uğramadan dönmezdim .Ama malesef müze kart olmayınca ve memur maaşıyla kira bir evde oturuyorsan, fotoğraf makinanla zoomlayıp bi-kaç poz çekip geri döner olmuştuk son yıllarda.4 Kişilik bir aile geliri de yetersizse 80 lira verip oraya girmez.Özellikle benim milletim!Ivır zıvıra için vardır paraları ama böyle işlere gelince ııı-ıııh !

  7. love and smile says:

    Küçüklüğümden beri gitmek istediğim bir yer..bir türlü kısmet olmadı 🙁

  8. Anonymous says:

    Valla tebrik ederim sizi. Burnumuzun dibindeki güzellikleri gerek vakitsizlikten gerek maddiyattan gezip göremezken sizin Amerika'dan gelip gezmenizi görmenizi taktir ettim gerçekten. Ayrıca fotoğrafları yayınlayarak heveslendirdiğiniz için, görmüş kadar yaptığınız için çok teşekkürler.

  9. Anonymous says:

    denizli çk gzel biyr

Bir Yorum Yazın