Paylaşma ve bağışlama

Dec 14, 2010 - 3 Yorum

Dünkü ebeveyn sorumlulukları konusundan, bugün çocuklara sahip olduklarının kıymetini bilme, paylaşma ve bağışlama kavramlarını ögretme çalışmalarıma geçiyorum.

Bizim eve gelen herkes görmüştür ki, evimizde bir çocuk yuvası açacak kadar oyuncak vardır. Her ne kadar (oyuncak) kalabalıktan şikayet etsem de çok şanslı olduğumuzu da biliyorum, çünkü gönlü çok zengin ailemiz ve arkadaşlarımız olduğu için bunların çoğu hediye olarak geliyor.

Kımılnaz belki abisiyle eşyalarını paylaşmak durumunda olduğu bir dünyaya doğduğu için alışık ama Kıpırcan tabiri caizse malına çok düşkün. 🙂 Çocuğumu kötülemek için söylemiyorum. Onun karakteri öyle. Okulda ve dışarıda hep paylaşan bir çocuk ve arkadaş oldu. Evde eşyası çok kıymetli.

Geçtiğimiz yaz daha çok bizim seçimimizle bazı oyuncaklarını ayırdık ve sattık. Satmadıklarımızı bağışladık. Ama o zaman bunu daha çok biz yönettik. Hatta daha sonradan verdiğimiz o oyuncaklardan bazılarını verdiğimizi unutup benden istedi tekrar. (Malı kıymetli dedim ya, oyuncaklarının en ufak kamyon, araba, ıvırına zıvırına kadar envanterini bilir)

Geçen hafta Kımılnaz’ın doğumgünü olduğu için hediye beklentisi yükseldi. Bu dönemlerde özellike Türkiye’den amazon.com aracılığı ile bolca paket gelir. 🙂 Arada paketler geliyor gidiyor. Kıpırcan atlıyor. Sana değil dediğimizde devamlı bir üzülme, vızıldanma. Birkaç akşam aynı sahne tekrarlanınca en sonunda oturttum yanıma, sahip oldukları ve sahip olmayanlar konusunda uzun bir konuşma çektim.

5.5 yaşında aklı herşeye eriyor. Bu kadar çok oyuncağı olduğu ve bu oyuncakları alan anneanne, babaanne, dede ve arkadaşları olduğu için çok şanslı olduğunu, daha son iki hafta içinde ona irili ufaklı (kış dolayısı ile bot, ayakkabı vs.) giyecek ve hatta oyuncak alındığını tek tek saydım. Bu kadar şeyden sonra artık her gün daha fazla şey istemenin fazla olduğunu, bazı insanların çok çok daha azı ile mutlu olduğunu, bu kadar oyuncağın sadece bir kaç tanesi ile çok mutlu olacak çocukların olduğunu ama kendisinin hala ağlayıp vızıldanmasının açıklanacak yanı olmadığını söyledim. Tabi arada ona hitap edecek bir sürü örnek de verdim.

Bu konuşmadan sonra, doğumgünü partisinden önceki akşam boş bir kutu çıkardım. İkisine de her oyuncak grubundan kullanmadıkları ve başka çocuklara verip onları sevindirecekleri oyuncakları ayırmalarını istedim.

Gerçekten gurur duyuyorum çünkü iki kutu ufak oyuncak ile kutusunda orta boy iki oyuncak verilmek üzere evdeki minik sahipleri tarafından kenara ayrıldı. Kımılnaz zaten bu konuda daha vermeye meyilli. “Bunları başka çocuklara verelim, bunu da çocuklara verelim” diye kutuya ayırdı. Kıpırcan’a da iyi yıkama yapmışım ki bir ara “ben de zaten bu kadar çok oyuncak sevmiyorum anne” deyip oyuncaklarını ayırıyordu.

Bunu da kendilerine söyledim. Yani oyuncaklarını başkaları ile paylaşmak için ayırmalarından dolayı onlarla gurur duyduğumu.

Tabiki doğumgününde hediyeler geldi ve inanılmaz çok sevindiler. Bunu engellemek değil niyetim. Sadece bu kadar çok sevenleri olduğu için ne kadar şanslı olduklarını bilsinler ve yeri geldiğinde onlar da gönülden vermeyi bilsinler.

Konu hakkında Portakal Ağacı’nın yazdığı yazıya da göz atabilirsiniz.


Etiketler: , ,

«       |       »




"Paylaşma ve bağışlama" için 3 Yorum yapılmış.

  1. Anne Café says:

    çok güzel yapmışsınız, iyilik de bulaşıcı:) ben bile buradan gurur duydum onlarla…

  2. Bir annenin ise donme macerasi says:

    Pratik annecim, ne kadar dusunceli bir davranis ayrica aferin minik kuzulara.

    Bende cocuklara paylasma, sukretme ve ozellikle israfda bulunmama kavramlarini yavasta olsa vermeye calisiyorum. Begenmeyip attiklari oyuncaklara hasret milyonlarca cocuk var. Umarim herseyin kiymetini bilen cocuklar olarak yetisirler!

  3. Açalya says:

    çok iyi yapmışsın, aferin onlara da.

Bir Yorum Yazın