Lafı pek uzattım. Toparlayabilirim inşallah.
Öncelikle ilk bölümde “rahat bir anne” olduğum ifadesine karşılık, nasıl rahat biri olduğumu sormuş bir anne. Genel olarak evhamlı olmayan, çocuğun peşinde koşma, dur, otur, yapma, etme diye koşan biri değilim. Çocuk düşer, elleri yere değer, kalkınca silerim ama “ay ay pislendi” diye etrafı velveleye vermem. Düzeni severim ama düzenden şaşarsak tersim dönmez. Çocuklar yemek yerlerse yerler, yemezlerse yemezler.
Bunun yanında ev ve sokak kurallarımız bellidir. Bunlar hem güvenlik, hem de düzen içindir.
Karakter gelişimi
Kıpırcan ve Kımılnaz, her ikisi de ne istediklerini iyi bilen ve bildiklerinde direten insanlar. Onları kandırmak, oyalamak, dikkatlerini başka yöne çeksen bile unutturmak çok zor. Kıpırcan sabah uyanınca akşam en son söylediği cümleden muhabbete devam edebilir. Kımılnaz bir kere kafasına birşey taktı mı, o dediğini yapmanın mantıksız birşey olduğunu kendi tecrübe etmeden bildiğinden dönmez.
Bunları olumsuz karakter özellikleri olarak yazmıyorum. Evet bizi biraz zorluyorlar ama bence ne istediğini bilmek de iyi bir özellik.
İkinci çocuklar bazı olumlu yönleri kadar olumsuzları ve hinlikleri büyüklerinden çok erken yaşta öğreniyorlar. Ayrıca bizimkiler normal zamanlarda birbirlerini yeseler bile bir muzurluk söz konusu olduğunda hemen işbirliği yapıyorlar. Her iki kardeşin de karakterlerinin gelişmesinde ve birinin öbüründen daha fazla ezilmesini, geri plana atılmasını vb yan etkileri engellemek için uğraşıyoruz. Babamın bize çok güzel bir tavsiyesi vardı. “Sizin göreviniz çocukların güvenliğini sağlamak. Onun dışında bunların olacağını kabul et” demişti. Biz de ev kurallarını hatırlatıp, sadece birbirlerine zarar vermelerini engellemeye çalışıyoruz.
Dil gelişimi
İlk çocuğunuza hep siz örnek olmak ve ona hep siz yol göstermek durumundasınız. Ama ikinci çocuğunuz hem sizi hem abisini ve(ya) ablasını örnek alıyor. Bence bu yüzden ikinci çocukların dil yetenekleri ilklerden çok erken gelişmeye başlıyor.
Kıpırcan ilk defa anne ve babayı 22 aylıkken söyledi.
Kımılnaz 22 aylıkken çok düzgün yetişkin Türkçesi konuşabiliyordu.
Kıpırcan ilk kelimelerini hep yanlış söyler sonra zamanla düzeltirdi. tren = dodo, otobüs = adigu, helikopter = abudaday gibi tercüme listemiz vardı.
Kımılnaz hiç kendi kafasından atma kelime kullanmadı. Şu anda söyleyemediği bir tek teşekkür ederim. Onu da tekşür ederim diye çok ufak bir hata ile söylüyor.
Kıpırcan ne etraftan, ne televizyondan hiç İngilizce kapmadı ve kullanmaya yeltenmedi. (iki dillilik ve ikinci dil konusunda başka bir yazı yazacağım) Ana’dan ispanyolca öğrenmişti, o da günde 10 saat konuşunca mecburen.
Kımılnaz ise kah komşunun çocukları ile oynarken, kah abisinden sadece ingilizce kelimeleri değil, çatır çutur cümleleri kapıyor. Bir ay evvel kütüphanede oturmuş lego oynuyorlardı. Abisine, “Abiii, bebek gelirse ‘this is mine’ diyeceğiz değil mi?” diyordu.
Aidiyet
Kıpırcan ilk çocuk olduğu zamanlardan kalan bir alışkanlık ile kendisinin ilk ellediği, aldığı, bizim verdiğimiz şeyleri “benim” diye etiketliyor. Onda hep bir “bana ait”, “sana ait” ayrımı var.
Kımılnaz’da abisi tarafından tetiklenmediği sürece böyle bir etiketleme alışkanlığı yok. O yüzden, o anda elinden alınmadığı sürece, biraz bekleyip rica edersen elindekini paylaşıyor. Elinden almaya çalırsa ise fena halde savunmaya geçiyor. Çok fena cırlar.
Sadece oyuncak değil, bebek arabası, oda, şampuan, kullandıkları her türlü eşyada geçerli bu.
Halbuki Kıpırcan okuldaki herşeyin tüm öğrencilere ait olduğunu ve paylaşıldığını biliyor ve uyguluyor. Ama evde her zaman kendine ait etiketleri mevcut. Bu konuda hala güçlük yaşıyoruz.
Sosyal hayata karışma
Kıpırcan kişilik olarak hep önce uzun süre gözlemleyen, ve iyice ortama ısındıktan sonra iletişim kuran bir insan oldu. Yine temkincan olarak çok uzun süre salıncağa binmedi (4 yaş diyeyim). Okula ilk başladığında çok ağlamadı ama ısınması uzun sürdü. Bu sene de yeni okuluna alışması süre aldı. 3.5 yaşına kadar evde, biz büyüklerle idi ve arada kendi yaşıtları ile beraber görüşüyorlardı.
Kımılnaz ise hem abisi ve arkadaşları ile bir arada olunca, biraz da kendi karakterinden dolayı daha çabuk kaynar ortama. Abisinin okullarına giderken o da gelmişse orada kalmak ister. Eve gitmek için çıkınca ağlar. O da abisi gibi insanlara yakınlaşmadan evvel gözlemlemek ister ama nispeten daha çabuk iletişim kurar. Daha konuşkandir. Yaşıtları ve abisinın yaşıtları arasında pek fark gözetmez. Parkta birkaç kere yardım aldıktan sonra kaydırak, merdiven gib zorlu parkurları hep tek başına aşmak ister Salıncağa da bayılır.
Kıpırcan hep birebir onunla ilgilenen olduğundan hala hep onu arar. Ama
Kımılnaz kendi kendine çok güzel oyalanabilir, oynayıp eğlenebilir. Kıpırcan ise hep kendine bir yol gösteren arar. Bunu bir önceki yazımda detaylı açıklamıştım.
Tuvalet Alışkanlığı
Bu konuda gelişimi etkileyen faktörler bece ilk çocuk ve devamı olmaktn çok daha komplike. Çocuğun erkek mi kız mı olduğu, çocukların beze bağlılığı ve bağımlılığı, çiş ve kaka yapma sıklıkları ve anne, baba ve bakan kişilerin bez ve tuvalet alışkanlığı konusundaki tutumları gibi birçok etken çocuğunuzun ne zaman tuvaleti kullanmaya başlayıp başlamayacağını etkiliyor.
Benim görüşüm, ilk çocukta ne tecrübe ediliyorsa anne ve baba ikinci çocuktaki tutumlarını daha etkin bir şekilde adapte ediyorlar. Dolayısı ile genellikle ikinci çocuklar ilk çocuğa göre ya daha erken, daha erken olmasa bile daha kolay tuvaleti kullanmaya başlıyorlar. Sütten ağzı yanan misali…
Bu üç yazıda aklıma gelen her yönüyle ilk çocuk ve kardeşleri büyürken anne ve babanın tecrübe edinmesi, çocukların farklı karakterlerde olması ve kardeşlerin abi ve ablalarını örnek alması soucu ortaya çıkan, benim gözlemlediğim farklılıklar ve değişiklikleri yansıtmaya çalıştım. Bunlar “bin nasihat” oluyor. Benim annemin bana dediklerini başıma “bir musibet” gelene kadar kabul etmemem gibi siz de bu yazıları kulak arkası edebilirsiniz. Belki çocuklarınız bambaşka karakterlerde oldukları için, size hiç hitap etmeyebilir.
İlk çocuğunuza hep ilk defa anne (baba) olacaksınız. Ne kadar okursanız okuyun, ne kadar nasihat duyarsanız duyun ikinci çocuğunuz hariç sizin tarzınızı ve tutumunuzu kimse değiştiremeyecek. Ama endişe etmeyin, onu sevdiğiniz, onu anlamaya çalıştığınız, dikkatle gözlemediğiniz ve sabırlı olduğunuz sürece çocuğunuz için en iyi anne siz olacaksınız.
Bu serinin devamı:
İlk çocuklar ve kardeşler – Bölüm I
İlk çocuklar ve kardeşler – Bölüm II
Pek faideli bir yazi dizisi olmus
burcu hn gerceten yazi icin cok tesekkur ben sunu merak ettim kipircan 22 aylik iken anne baba dedi diye ifade etmissiniz acaba konusmasi ne sekilde ilerledi seyrini anlatirmisiniz tesekkuler
Merhaba Pratik Anne,
Kardeş üzerine olan yazı diziniz süperdi.
Bu konuda faydalandıgınız kitap varsa isimlerini paylaşabilir misiniz? Özellikle ilk cocugu kardeşe hazırlamakla ilgili bir kitap tavsiyesine ihtiyac duymaktayım. Simdiden cok tşk ederim.
Seda