Sonunda yeni evimize taşındık.Yerleşme hala yavaş devam ediyor. Şu son 2 aydaki hız ve değişim beni bile serseme çevirmişken malesef Kıpırcan’da daha belirgin tepkiler mevcut. Kontratı Türkiye seyahatinden bir gün önce imzaladık dersem işlerin ne kadar ucu ucuna ve ardı ardına geldiğini tahmin edebilirsiniz. Kıpırcan’ın düzeni, benim iş seyahatlerim ardından Türkiye seyahati, ardından gelip toparlanma taşınma derken darma duman oldu. Eşimle iş bölümü yapmamıza rağmen adam gibi vakit de ayıramadık pek kendisine. Sonuçta şu aralar devamlı bizi arıyor ve istiyor. Biz ortalıktaysak anneanne, babaanne, dedeler ve hatta çok sevdiği dayısı ve amcasına bile asabi davranabiliyor. İlla bize yapışık olacak. Biz yokken yani bizi gözü görmüyorken normal davranıyor. Yani “anne, baba; evi, işi, gücü bırakın. benimle ilgilenin”in Kıpırcan’cası.
Hem yumurta (Kımılnaz), hem 2.5 yaşında veletle taşınmak zor olur diyordum. Çok kolay olmadı ama bir tanecik kocacım, süper annem ve babam, dadu (dayı) ve abda (amca) sayesinde nispeten rahat oldu. Küçük daireden büyük eve geçerken, küçücük evden çıkan bir kamyon dolusu eşyayı büyük eve anca yerleştiğini görmek de ayrı bir şaşılası mucize. Kıpırcan koşusturacağı alanın genişlemesinden, ortalığın çöp kamyonu olarak kullanbileceği kutu ve bavul dolu olmasından, karıştrılacak ve keifedilecek alanın büyümesinden çok memnun. Yatağı aynı olunca odasına da çabuk alıştı.
Evimizin tek eksiği Ana. Onun evine daha uzak ve toplu taşıma ile gidilemeyecek bir yere taşındığımız için istemeye istemeye ayrıldık. O bir anaokulda öğretmenliğe başladı. Biz başka bir abla bulduk. Ana’nın kıymetini zaten biliyorduk ama eksikliğini gittikten sonra daha da fazla farkettik. Yeni ablamızdan çok memnunuz fakat Ana bambaşka bir insandı. Kıpırcan’ın ikinci annesi, teyzesi gibiydi. Bizim için de aileden biriydi. Her yaptığını bana sorardı ama Kıpırcan’ın bakımı ve eğitimi konusunda benim kadar çok kitap karıştırır, eski çalıştığı yuvadan dokuman getirir, bana bir sürü fikir verirdi. Kıpırcan yersiz asabileştiği zaman “Sakin ol, derin nefes al” ver diyecek kadar sakin biriydi. Kıpırcan’la iki haftasonudur görüşüyorlar. Kıpırcan her seferinde Türk filmi Tarık Akan misalı Ana’ya koşarak kucağına atlıyor.
Evde zor olan üç şey var. Biri temizlik, biri merdivenler, biri de tamirat. Merdivenler uzun zamandır spor yapmamış benim için süper egzersiz sağlıyor. O konuda çok bir şikayetim yok. Ama vücut hamlaşmış tabi. Temizlik şu an heniz tam kutuları açıp yerleşemediğimiz için düzene girmedi ama girip girmeyeceği konusunda şüphelerim var. Tamirat konusu ise yeni öğrenme konusu. Eski dairemizde gık deyince apartman sorumlusu (kapıcının değişik bir versiyonu) gelir, el atar, tamir ederdi. Şimdi her işe farklı adam bulmak durumunda kalıyoruz ve her gelen bizi öpmeye kalkıyor. Ondan iş başa düşecek gibi. Bu noktada bu konularda eli süper yatkın olan ve dolap raflarımızı takan yakın bir arkadaşımıza da şükran ve teşekkürü borç bilirim.
Yerleştikten sonraki yeni ilgi alanımı “organik bahçecilik” olarak belirledim. “Vaktin olacak mı be hatun?!” diyenlere, “eh işte, hayaller de olmasa” diyorum. Bizim bahçe el değmemiş bir harabe şu anda. Çimen rezalet, bir sürü yabani ot sap dolu. Yan bahçelerden sarmaşık garip çiçekler bize uzamış. Toprağı bile tamamen kaldırıp yeniden düzgün toprak koyup düzlemek gerekiyor. Yani uzmanına versen ailecek öpülmekle kalmayıp daha ilişkiyi daha ileri boyutlara taşıyabilecek bir durum söz konusu. O yüzden Kıpırcan’a sulama, küreme vs gibi işleri öğretmeyi düşünüyorum. Bulansın toprağa çamura hiç gıkımı çıkarmam.
Geniş eve çıkıp derin dondurucu alma hayalim vardı. Daha önce yazmıştım. Ona gelene kadar liste bir hayli kabarık. Oğluşuma güzel bir oda yapmak istiyorum artık. Kımılnaz yine ilk 6-9 ay bizim odada kalır tahminen.
Pratiklik konusunda taşınma sırasında ne gibi yumurtalar yumurtladım onları listeleyeyim.
1. Evin perdeleri takılana kadar Walmart’tan çok pratik kağıt jaluzileri bulduk. Standart ölçüdeki perdeleri bizim pencerelere uydurmak için karton bıçağı ile birkaç kere debelendikten sonra hiç kullanmadığım elektrikli ekmek bıçağını işe koştum. Süper çabuk bitti.
2. Raflarda ve çekmecelerde duran kazak, iç çamaşırı gibi şeyleri düzgün bir şekilde çöp torbalarına doldurup, havalarını boşaltıp ağızlarını bantladım. Yeterince bavul ve kutu dolmuştu zaten. Böylece bir batında daha fazla ıvır zıvır paketlemiş oldum. Bu yöntemi yaz başı kaldırdığım kazak ve bazı yastık ve yorganlara da uyguluyorum. Taşınırken çok kasmadım ama kışın sağlam bir çöp torbası alıp kazakları veya yorganı düzgünce içine koyup ağzını çok az bir delik kalıncaya kadar koli bandı ile bantlıyorum. Sonra o delikten elektrik süpürgesi ile tüm havasını çekip yamyassı olunca hızla geri kalanını bantlıyorum. Böylece kışlık kazaklar ve bir sürü şeyi daha kolay bavullara sığdırabiliyorum. Bu aslında space bags ürününün ev yapımı versiyonu.
Güle güle oturun. Özellikle bahçe Kıpırcan için mükemmel olmuş. Eminim yakın zamanda bahçenin tipini de birlikte düzeltirsiniz.
Çok yorucu olmalı bütün bunlar. Hamileyken ben okula zor gidip geliyordum. Tebrik ederim iyi başarmışsın. Ekim ayında Chicago’ya geliyoruz. Seninle tanışmayı çok istiyordum ama bu karmaşada ayağına bağ oluruz ancak. En iyisi bir sonraki gelişimizde uğrayalım.
güle güle oturmanız dileğiyle.
KadincaBlog
Hayırlı olsun yeni eviniz.
Umarım çok mutlu günler geçirirsiniz orada.
Her an hamiş olabilirim bu arada:)
Canım geçmiş olsun çoğu gitti azı kaldı desene. Herşey istediğiniz gibi olsun güzelim. Yaza bahçenin güzel resimlerini de çekersin artık.
Öperim canım
Eda Suner
♥♥♥♥♥♥♥♥♥
Seni okurken 3 sene önceki halimiz geli aklıma Pratikanne 🙂
Bahçe işine gelince baya debelenmeniz gerekecek, öpülme durumlarından dolayı bizde bahçemizle kendimiz uğraşıyoruz. Oooo yabani otlar varya o otlar yazın kurakta, kışın soğukta ne yapıp edip büyüyorlar :)))) Ama bahçe işi zevkli bir iş.
Kolay gelsin :))