Annişlerin ve hamişlerin derin yaralarına parmak basan iki yazıdan sonra benim en büyük derdime gelelim.
Bu “üşürüm, üşürsün, üşürüz” vakası herhalde ben doğduğumdan beri hayatımın bir parçası. Sırf bizim ailede değil, konu komşuda, tanıdıkta, sokaktaki teyzede de var. Başka bir ülkede yok zannederim. İddialı konuşmayayım ama bazen Alaska’dan bile daha soğuk olan bir şehirde yaşıyorum ve burada böyle bir durum yok. Mecazi anlamda değil hakikaten kış günü çıplak gezsen kimse birşey demez. Nitekim ben karlı kışlı günlerde burada parmak arası terlikle dolaşanını da gördüm. Tamam bu kadarı da fazla belki.
Benim, ülkemizdeki üşüme paranoyasına getirdiğim bilimsel açıklama ülkemiz insanında genetik bir kansızlık söz konusu olduğu ve bu yüzden üşüyen herkesin başkalarını da kendileri gibi üşür zannetmeleri. Ama müdahele etme konusunda bu neden kadar rahat ve samimiyiz ona bir açıklama getiremiyorum.
Bizdeki üşüme durumunu izah edecek en iyi örnek annemin Antalya’da tatile gittiğimizde dahi çorap giyip yatmasıdır. Başka söze gerek var mı?
Hem Kıpırcan’ın hem Kımılnaz’ın doğumunda uzun süreliğine bana yardıma gelen annem ile yaşadığımız envai çeşit üşüme monologlarını listeliyorum. Ben onun bunları hiç üşenmeden tekrar etmesine alıştım (ama hala daha vıdılanıyorum), o da benim vıdılanmama alıştı (ama hiç takmıyor).
Benim için
Hamileyken
Her iki hamileliğimde de kan fazlalığından ateşler bastığı için Chicago soğuğunda kapı pencereyi açıp ince elbise ile dolaşıyordum.
Doğumdan sonra
Bana hala ateşler basıyor.
Kıpırcan için
Kendisi ailemizin en ateşli üyesidir. Yazdan sonbahara ve de kışa girerken mont, palto, şapka veya atkı giymeye alışmak eziyet olur ve zorla giydirmezsek cengaver gibi soğukta dolaşır. Artık annem onun üşümesi konusunda bana pek birşey demiyor. Çünkü onu giydirebilen bir tek benim. Ayrıca isteyince üstünü başını kendi çıkarabiliyor. Allahtan Kıpırcan Mayıs doğumluydu. Dolayısı ile onun bebekliği Kımılnaz’ınkinden daha az üşümeli geçti. Kıpırcan’da doktorun tavsiye ettiği kısa süreli güneşlenme seansları olay olmuştu.
Kımılnaz için (Siz siz olun kış ortası çocuk doğurmayın)
İşin trajikomik yanı ise Kımılnaz’ın elleri ve burnu hemencecik soğuyuveriyor.
Sımcıcak günleri biran evvel görmek dileği ile…
Dip Not 1: Bu konuşmalar genelde evin içinde normal oda sıcaklığında geçiyor. Dışarı çıkarken burası çok soğuk olduğu için kendim nasıl giyiniyorsam çocukları da o kadar ve biraz daha fazla sıkı giydiriyorum. Ayrica resimde görülene benzer (başka marka) örtüyü de araba koltuğunun üstüne takıyorum ki battaniye koydum, tam örttü, örtmedi, kenarından rüzgar aldı, düştü vs derdi olmasın.
Dip Not 2: Annişime bu yazıyı okuyup, eksik olup olmadığına bakmasını rica ettim. Sen abartmışsındır diye oturdu. Gülerek okudu ve unuttuğum bir maddeyi ekledi. 🙂
Canım ya ya sabır benim de sopurmuş hala da aynı ki kansızlık vs değil yani kimi insan böyle demek ki.Cidden sana sabır ve sıcak günler güzelim
Yazınızı gülerek okudum. Benim kızım Temmuz ayında İstanbul’da çöl sıcakları yaşanan günlerde doğdu. Doktor onayıyla sadece body giydirdik. Fakat annem üşüyeceği endişesiyle ben arkamı döndüğümde ayağına çorap, odadadan çıktığım da üzerine örtü örtmeye çalıştı durdu. Bu arada bir de büyük oğlum var. Mayıs doğumlu. Onun doğumunda da giydirdiğim body ve tulumları beğenmeyip, daha sıcak tutar diye eski model zıbın takımları giydirmeye çalışmıştı.
Kendinize iyi bakın, sevgiler.
Süheylatoprakçı
Anlattıkların çok tanıdık! Benim kızım yaz bebeği olmasına rağmen uyanınca yelek giydirmezsem kötü anne oluverirdim 🙂
Bu arada Kımılnaz’ın elleri hemencik soğuyor demişsin ya, yakın zamanda ünlü bir çocuk doktorunun röportajını okudum. Adam çok fazla giydirilen bebeğin vücut ısısını normal tutabilmek için tek açık yer olan ellerin klima görvei görerek soğuyacağını söylüyordu! Bilemem artık ne kadar doğrudur…
Sevgiler
Sıcak günler 🙂
Gülfer
Benim anne tarafımda tüm büyükler, yaz kış yün fanila giyerler kıyefetlerinin altına!! Biz de giymediğimiz için donuyoruz tabii onların gözünde :))
Bebişlerin ellerinin soğuk olmasının sebebinin dolaşım sisteminin olgunlaşmaması olduğunu okumuştum ben.. Yusuf da öyleydi çünkü ve ben üşüyüp üşümediğinden emin olmak istedim ( kış bebeğiydi ) Araştırınca bu bilgiyi buldum bendeki bebiş kitabından.. Ayrıca klima görevi gördükleri de doğruymuş ellerin.. Öok giydirlince vücut açık olan yerden ısıyı dengelemeye çalışıyormuş.. Ama gel de bunun annane babanelere anlat :))
Ayrıca unuttuğun maddeyi annenin hatırlatmasına da çok güldüm..
Ahhh ahhh, az mı çektim ilk 1 ay , anne-kayınvalide çapraz ateşinde üşütme mevzusundan.
Tulumun içine bizimkilerin zoruyla giydirdiğim çorapları görünce doktorumuz, “bu bodylerin en zor dikilen kısımları ayakları hem ne kadar kat gitdirirseniz o kadar üşür”demişti.
Diğer taraftan, evimiz 25 derece sıcaklıkta olup ben incecik askılılarla gezerken oğlumuza inatla yün hırkalar giydiren büyüklerimiz sonunda zavallımın kafasındaki boncuk boncuk terleri görünce bana hak verdiler.
Ama hala annem “bu body’nin içine bir de atlet giydirseydin ve askılıyla dolaşma bak sütün üşüyecek” muhabbetini yapıyor. ben ise artık olayı dalgaya vurup “üşüsün üşüsün iyidir, serin süt ferahlatır” diyorum 🙂
bebeğin elleri onun kliması imiş yani çok aşırı sıcakladığı zaman ellerini soğutarak vücudunu serinletmeye çalışırmış
hay ağzına sağlık yaa ben hamile durumunda söylenenleri fazlasıyla yaşıyorum ilerisini düşünemiyorum bile…
Ben bu konuda sansliyim sanirim:) Hem annem hem kayinvalidem her Turk annesi gibi ilk basta endiselenmisti ama burada sokaklarda cocuklarin nasil gezdiklerini gorunce ikna olmuslardi:)
Zeynep’in ilk 1 ay içindeki fotoğraflarına dehşetle bakıyorum ben şimdi. Üstini kat kat giydirmekle kalmamış, polar battaniyelere sarmışız bir de. (Doğumdan sonra ilk 20 gün annemin evinde olduğumu, eve geçtiğimde de kayınvalidemin geldiğini hatırlatırım).
Bu konudaki son olayı daha bu akşam yaşadım. Alışverişten sonra market çıkışı arabasında uyuyan Zeynep’in bacaklarına battaniyesini örttüm. Tam bu sıada marketin çıkış kapısının önündeki bankta oturan brir teyze “ellerini ört” diye çıkıştı bana. Ben “gerek yok,üşümez” deyince de aynı şeyi takılmış plak gibi tekrae tekrar söylemekle kalmayıp, “bak laf dinliyorlar mı? Geline de söylüyorum ama nerdeee” diye ekleyiverdi.
Bu yazı anne adayları için iyi olmuş. Bir de aşağıdaki yazıya bayıldım.
ben de en çok ‘sütün üşümesi’ ve gazın anneden sütüne sütten de çocuğa geçebilme ihtimaline inanmalarına gülüyorum..içimden tabi:)))
normalde sesimi çıkarmıyorum büyüklerime 😛
sessiz sedasız duymamazlığa veririm olayı hehe:)
ay cok komik …harika ayni zamanda cunku ayni monologlari ben de resmen yasadim annem ve anneannem buradaydilar kizim dogdugunda ve basta anneannem sonra annem olmak uzere ayni seyleri tekrar ettiler…beni de en cok “kizim ustunu ayagini giyin bebege gaz gececek” yorumu gulduruyordu…hayret, demek ki kulturumuzde insanlar buna hakikatten inaniyor. Benim kizim babasi gibi sicak kanli, benim gibi usudugunu sanmiyorum, o yuzden cok kat giydirmemeye calisiyorum. corap giydirsem esim cikariyor. hic unutmam, cok sicak olmayan bir gunde esim isten gelince kizimizi anneannemin gozu onunde bezine kadar soydu “bu cocugu cok giydirmissiniz kat kat diyerek” anneannem kalp krizi gecirecekti “yavrum, soyle kocana cocuk usutup hasta olacak bak sonra ne yapariz…uc ay sabret sar sarmala, sonra ne yaparsan yap kizim” ama yok uc ay da degil hep bu durum 🙂