Korkular ve dua

Mar 27, 2012 - 12 Yorum

Taslak yazılarımda 3 adet korkular ile ilgili, tamamlanıp yayınlanmayı bekleyen yazı var. Bunlar çocukların korkuları ile ilgili. Bu yazım ise biz, anne ve babaların korkuları üzerine.

Özgüranne‘nin, geçen gece benim sabaha karşı 3’te, rüyamda Kımılnaz’ı kalabalıkta kaybedip, (rüya saati ile) saatlerce aramama rağmen bulamayarak fenalık geçirmiş vaziyette kalktığımın ertesine yazdığı Anneliğin dipsiz kuyuları herhalde çoğumuzda mevcut. Sadece bu rüyanın etkisinden sıyrılıp, kendime gelmem 3 saatimi aldı sanırım.

Bu tarz şeyler, çok uzun zamandır var bende. Sadece kabus olarak değil, eskiden karanlıkta emzirirken veya kafamı yastığa koyduğumda kafama karabasanlar üşüşüyor resmen. Kendimi, beynimi durdurup iyi şeyler düşünmeye zorluyorum. Gündüz iyi ama geceleri kafam kontrolümden çıkıyor neredeyse. Zaten sırf bu yüzden CSI, Cold Case ve benzeri dizileri bırakalı çok oldu. İnsanın zaten sağlam olmayan kafasına uçuk kaçık kafasına malzeme oluyor.

Çocuklar büyüdü. Kıpırcan’ı sabah önce Allah’a, sonra şöföre, sonra okula emanet edip yolluyoruz. Akşamın 5’ine kadar tamamen farklı bir dünyada. Kızı biz bırakıp, biz alıyoruz. Okulu ufak. O biraz daha kontrolümüz altında ama onun da abisinin koca dünyasına adım atması yakındır.

Çocuklara düzenli olarak yabancılara karşı dikkatli olmayı ve acil durumlar için neler yapabilirler öğretmeye çalışıyoruz. Tembih, hatırlatma, deneme, tatbikat…

Ama herşey bizim veya çocuğun elinde de değil. Mesela okula giderken boynuna poşu takma gafletinde bulunduğu için hayatının 2 senesi giden şu çocuk veya bakkaldan dönerken kendini polis zanneden bir kafan çatlak tarafından hayatına son verilen bu çocuğun haberlerini okudukça mideme yumruklar, atılan düğümlerin haddi hesabı yok.

Özgür Anne’nin yazdığı gibi bunun daha 10’lu yaşları, 20’li yaşları var. Orada bitiyor mu? Hayır. Bizimkiler hala bizim peşimizde. İki hafta evvel bizim evden biçerdöver misali bir virüs geçti. Ancak toparlandık. Babam hergün 5,000 km öteden sesi gitmiş vaziyette telefon açıp, nasılsınız diye soruyor. Düşünüyorum, biz nasıl geldik bu yaşa? Bizimkiler nasıl yaptılar? Biraz çevre, biraz eğitim, biraz korku ama çok büyük oranda da şans olduğu kesin.

Benim korkularımın bitmeyeceğini biliyorum ve kendi çapımda bunlarla başa çıkmayı öğrenmeye çalışıyorum. Elimden geldiği kadar çocuklarıma kendi başlarına kaldıklarına, kendileri için doğru kararlar vermeyi öğreteceğim. Bizimkilerin yöntemleri ne ise, işe yaradığı için onların izinden gideceğim. Geri kalanı için de dua edeceğim. Bu da benim korkularımla başa çıkma yöntemim.

Allah hepimize sağlık sıhhat versin.

Allah hepimizi iyi insanlarla karşılaştırsın.

Allah biz anne babaların aklını korusun.

Amin

 

 


Etiketler: ,

«       |       »




"Korkular ve dua" için 12 Yorum yapılmış.

  1. Ayca says:

    Amin canım amin!!!

  2. Plazadananne says:

    Büyük oranda şanstan ziyade anne ve babalarımızın bize verdiği özdenetim bilinci olduğuna inanıyorum ben.
    Evet korkular en zor şey. Okula gitmeye başladığı zaman ben de baya kafamda kuruyordum. Sonuçta orada neler yaşadıklarını hiç bilmiyoruz. Akşam da anlatmıyorlar ki…

  3. yeliz says:

    yazıyı okumadım ama o korkuları yaşamayan anne yoktur, yaşamayan zaten anne değildir kanımca. İlk ayaklanmaya başladıklarında yaşamıştım o korkuyu, gözümün önünden “final destination” sahneleri geçiyordu. (http://gununcorbasi.blogspot.com/2010/06/kabus-haftasonu.html) O zamanlar sadece “kafayı gözü yarar” mıydı derdimiz. şimdi okulda ondan uzak olduğumuz saatleri düşünüyoruz, kırkına da gelse aklımız hep onlarda olacak.

  4. Deli Anne says:

    amin amin! Allah’a emanet edince beni bir rahatama alıyor şükürler olsun 🙂

  5. güneş says:

    Ah o korkular.Beni de hiç rahat bırakmıyorlar.Güzel dualarınıza yürekten katılıyorum.

  6. pinar says:

    çok güzel bir yazı sonundaki duaya da binlerce kere amin amin…

  7. hande says:

    Ben de kızımı sabah akşam uykusunda öpüp koklarken sadece Allah doğru insanlarla karşılaştırsın diye dua ediyorum. Bir de biz ebeveynlerin içinı rahatlatacak bir durum olabilir mi bilmiyorum ama… Çocuklarımıza bağırmak, kızmak, azarlamak, ceza vermek yerine onları dinlemek lazım. Yani çocuklarımızla iyi bir iletişimde olursak ve bize yaşadıklarını, hissettiklerini anlatırlarsa onların dünyasına daha yakın oluruz, yaşadıklarını, korkularını, arkadaşlarını, arkadaş ortamlarını, ne yaptıklarını vs. daha iyi bilebiliriz diye düşünüyorum. Kapalı kutu olmaları, herşeyi kendi içlerinde yaşamaları bizim onların dünyasından bihaber yapacaktır. Bu da bizim korkularımızı daha da artıracaktır.

  8. Moonshine says:

    Aaah ah. bu ‘the curse of motherhood’ gibi bisey sanki. ve cocugun buyudukce ve senden uzaklastikca artiyormus endiseler, soylediklerine gore. bizim gibi evhamli insanlarin 1-2den fazla cocuk yapmamamizin sebebi bence bu. o kadar strese yurek dayanmaz cunku!!

  9. Neriman says:

    Ben de cocuklarim icin benzer endiseler tasiyorum. Her gun oglumu servise bindirince arkasindan bakiyorum ve yaninda degilim diyorum. Annelikle birlikte gelen onca HEDĪYE in yaninda bonus olarak da bu endiseler gelmis.

  10. yuksel says:

    amin diyerek katiliyorum dualariniza ..

    simdiden beni de bu korkular sardi,,aksam uyuyunca bakiyorum yuzlerine, onlarin benden kopup bagimsizlasmaya baslamalari huzunlendiriyor ve korkutuyor beni.okula nasil gonderirim bilmem.. mumkun olsa homeschooling yapcam, evden cikarmiycam, dizimin dibinden ayirmiycam onlari 50 yaslarina girene kadar…

  11. endişee says:

    korku, endişe, kaygı üzerine yazılmış güzel bir yazı. okumanızı tavsiye ederim.

    Onlar kuş ben koşarım onlar uçar

    http://cemcemii.blogcu.com/onlar-kus-ben-kosarim-onlar-ucar/8962520

Bir Yorum Yazın