İlk çocuklar ve kardeşler – Bölüm II

Dec 11, 2009 - 8 Yorum


Kendi kendine yetme

Bu kısım ikinci defa anne olacaklardan çok ilk kez anne olanlara (veya olacaklara) kulak küpesi olsun. 🙂

İlk çocuklar ve geriden gelenler arasındaki en büyük fark, sanırım kendi işini kendi görme ve kendi kendine yetme becerisini edinme sürecinde. Yanlış anlaşılma olmasın. Ben kendim ailemin ilk çoçucuğuyum ve kendi karakteriniz ve anne ve babanızın sizi büyürken uygun şekilde yetkilendirmesi çerçevesinde kendi kendine yetebilen yetişkinler olabileceğimize inanıyorum.

Yine de ilk defa anne ve baba olmanın getirdiği bazı sınırları ilk çocuğumuza yansıttığımıza ve bu süreci geciktirdiğimize inanıyorum. Üstüne üstlük bizden önceki nesillerin ilk çocuk olsun, sonradan gelenler olsun çocuklarını, bizim çocuklarımıza koyduğumuz sınırlardan daha geniş sınırlarla büyüttüklerine inanıyorum. Bu çok bilinçli bir tercih olmayabilir. Aksine, biz yeni nesil annelerin “daha bilinçli olmak” adına yaptıkları ufak lüzumsuz bir hata.

Bunun üç sebebi var:
1. Çoğumuz iyi bir anne olmanın çocuğumuza 7/24 direk ve birebir ilgi vermek gerektirdiğine; onunla uyanık olduğu sürece devamlı oyun oynamamız veya ona birşeyler öğretmemiz gerektiğine yoksa onların veya bizim eksik kalacağımıza inanıyoruz.

2. Günümüzün teknolojik rahatlıkları ve yardımcı imkanları nedeni ile eğer istersek 1. maddede yapmamız gerektiğini inandığımız şeyi rahatlıkla yapabiliyoruz.

3. İşin en kötü tarafı 2. maddedeki imkanlar mevcut olmasa bile 1. maddeye o kadar inanmışız ki süper anne olmak adına kendimizi yıpratmaktan bile çekinmiyoruz.

Annem de çalışan anneydi. Kendi işi vardı. Ama evin her işini de o yapardı. Kıpırcan büyürken, özellikle 1 yaşını geçtikten sonra bize onu gün içi biraz kendi haline bırakmamızı söylerdi. Ben ise karşı çıkardım.

Kıpırcan 3 aylığa kadar ben ve eşim; 3 aylıktan 15 aylığa kadar anneannem, ben ve eşim; 15 aylıktan 28 aylığa kadar Ana, ben ve eşim Kıpırcan uyanık olduğu sürece onu hep birebir eğlendirdik, onunla oynadık, ev işlerine kattık, çıkarıp dolaştırdık. Birimiz yoksa öbürümüz muhakkak onu kovalıyorduk. Ben hamileyken ve Kımılnaz ilk doğduktan sonra ilgimizi kaybettiğini düşünmesin diye iyice üstüne düştük.

Sonuçta ben annemin dediğine geldim, çünkü 2008 Haziran’ında 3 yaşında oynamak için illa bizden birini yanında isteyen, tek başına kendi kendini oyalayamayan, veya yaptığı şeye uzun süre odaklanamayan bir çocuk ve 7 aylık bir bebekle başbaşa kaldım.

Kımılnaz’ı uyutmam gerektiğinde, Kımılnaz’ı emzirmem gerektiğinde Kıpırcan’a kendini eğlendirecek birşey bulamıyordum. Mecburen televizyon açıyordum ki çat kapı odaya girmesin. Kımılmaz’a şut ısıtmam gerektiğinde veya mama yapmam gerektiğinde (onun yemek vakti olmadığı için) ayağımı paçamı çekiştirirken ona da iş veriyor, temizlik yaparken ona elektrik süpürgesini veriyordum ama yine paralel oyundan öte birbirimizden ayrılamıyorduk.

Kımılnaz ise anne ve babasının ilgisini abisiyle paylaştığı bir dünyaya doğdu. Ufakken onu bir köşeye koyar Kıpırcan’la oynardım. Bizi seyrederdi. Abisi kafasına pıt pıt vurmaya çalıştığında gülerdi.

Hareket etmeye başladığında ben yere oturur, bacaklarımı uzatır, bir tarafa Kıpırcan’ı bir tarafa Kımılnaz’ı alırdım. İkisi de kendi eşyalarıyla oynarken birbirlerine bulaşmasınlar diye hakemlik yapardım. O kadar.

Kımılnaz büyüdükçe, elinde eşyaları tutmaya başladıkça eline birşey verirdim. Onunla 5-10 dakika oyalanırdı. Sıkılmaya başlayınca Kıpırcan’a Kımılnaz’ın elindeki eşyayı değiştirmesini rica ederdim. O da değiştirirdi. Kımılnaz bir 5-10 dakika daha dalardı.

Kımılnaz iyice büyüdü. Salonda bir kutusu vardı. İçine değişik ıvır zıvırlar koyardım. Emekler, kutusunu alır. İçinde tek tek ıvır zıvırı çıkarır, evirir çevirir, dişler, yere koyar, başka birşey bulmak için kutuyu eşelerdi. Böyle 20-30 dakika oyalandığını bilirim. Hiç karışmazdım.

Sonra zaten annem yardımımıza geldi. Bu sürede Kıpırcan’da okula başladı, hem evdeki yeni düzenden hem de başladığı okuldan, biraz daha bağımsız olmaya başladı. 2 senede oldukça ilerleme var. Benden iyice ümidi kesti. Ama özellikle babası eve gelince illa onu yanında istiyor. Belki ben bütün gün başlarında olduğum için. Ben onlarla oturup, kitap okuyorum, resim yapıyorum. Onlar da oynuyorlar. Arada birşeyden sıkılacak gibi olduklarında başka neler yapabilirler, öneriler veriyorum veya malzemelerini benim kuracağım suluboya vb oyunlar var ise onları kuruyorum.

Kımılnaz 2 yaşında ve saatlerce kimseyi aramadan kendi başına oynayabilir. Tabi her dakika kendi başına saldım çayıra mevlam kayıra bırakmıyoruz. Zaten abisi evdeyken illaki birbirlerini buluyorlar.

Aynı beceriler kendi kendine yemek yeme, tuvalet alışkanlığı, giyinme soyunma kabiliyetinin gelişme hızında da kendini gösterdi. Kımılnaz abisinden göre göre herşeyi kendi yapmak istiyor ve yapıyor. Biraz da “ben kendim yaparım” tarzı var. Gidip kendi giyeceklerini seçip giyiniyor. Dışarı çıkacağız deyince önce paltosunu giyiyor, sonra ayakkabılarını giyip ve kapıda bizi bekliyor. Çok erken yaşta kaşığını tutmaya ve çatal kullanmaya başladı. Bunda bizim Kıpırcan’dan tecrübemizle onun ne kadar erken dönemde kendi işlerini yapabileceğini bilmemizin de olumlu etkisi var.

Kıpırcan 3.5 yaşında yuvaya başlayana kadar kalem tutmakla, boya boyamakla pek alakası yokken Kımılnaz çok erken yaşta düzgün kalem tutmaya başladı. Ayrıca resme özel bir ilgisi var.

Bu yazının başında yazdığım gibi. İkinci defa anne olduysanız veya olacaksanız zaten adapte olup zamanınızı ve ilginizi iki çocuğunuz arasında paylaştırmaya mecbursunuz. Bunun doğal sonucu olarak da çocuklarınız bağımsız olabilecekleri ve kendilerini idame ettirecekleri o serbest süreyi bulacaklar.

Önemli olan ilk defa anne iseniz, ara ara, hem çocuğunuzu hem kendinizi serbest bırakın. Bırakın çocuğunuz salonun bir köşesinde kendi işini yapsin, siz hobinizle uğraşın, kitap okuyun, bulmaca çözün, dikiş dikin. Temizlik yaparken o toz alsın, süpürgeyi ona verin. Banyo yaparken sandalyesi ile oyuncaklarını banyoya koyun, perdenin arasından arada cee-ee yapın. Bebekler su sesine bayılırlar zaten. Siz elinizi ve zihninizi birşeylerle meşgul ettikçe çocuğunuz da kendi işini yapacaktır.

Sadece iki istisnayı unutmayın. Çocuklarınız siz telefonla konuşurken veya bilgisayar başındayken, başka birşeyle meşgullerse bile işlerini güçlerini bırakıp eteğinize yapısır, ilginiz için olmadık şeyler yaparlar. Fakat bu ayrı bir yazı konusu. 🙂

Gideceğiniz yere geç kalın veya gitmeyin ama o kendisi giyinsin, merdivenlerden kendi çıksın (arkasında durun). Kıyafetlerini dolaptan veya çekmeceden alıp üstüste giymek istiyorsa giysin. Kımılnaz bir dönem evsizler gibi üstüste 5 tane t-shirtle dolaşıyordu. Ama böyle böyle giyinip soyunma alıştırması oluyordu. Hoş ben illa alıştırma yapsın diye kasmıyordum. O kıyafetleri indirip indirip giymeye çalışırken sesi çıkmadan eğleniyordu. Siz onları yapmaları için kendi başlarına bıraktıkça, onlar daha çabuk becerecekler, elleri çabuklaşacak, dengelerini daha kolay bulacaklar ve daha çabuk serpilecekler.

Bu serinin devamı:
İlk çocuklar ve kardeşler – Bölüm I
İlk çocuklar ve kardeşler – Bölüm III


Etiketler: , , ,
Kategoriler: Bebek / Çocuk

«       |       »




"İlk çocuklar ve kardeşler – Bölüm II" için 8 Yorum yapılmış.

  1. tosbagalar says:

    Yazınıza sonuna kadar katılıyorum. Her zaman ikinci çocuklar daha şanslı oluyorlar. Çünkü bizim gösteremediğimiz şeyleri abi yada ablalarından daha rahat öğrenebiliyorlar. Birkere o evde kendini benimsetmeyi başarıyor. İkinci cocuk olmasına rağmen kendini kabul ettirme çabasıyla doğuyorlar. Bu da onların mücadeleci ruhlarını daha da geliştiriyor.

  2. anne yazar says:

    Bu rahatlıkla söyleyebilirim ki blog aleminde okuduğum en iyi yazı dizilerinden biri. Aslında birinci bölümü okurken de kendime ne ders çıkarabilirim diye okudum ve üzerine bu ikinci bölüm bal gibi olmuş. Samimiyetle bu paylaşım adına teşekkür ederim.

  3. Ivır Zıvırcı says:

    Pratik anne, benimde 16 aylık bir kızım var. Paçamdan ayrılmıyor ve ikinci bebek de yolda. Gün icinde biraz kendi haline bırakmalı demişsin ama ben bunu nasıl yapacam onu bilemedim. Örneğin ve özellikle mutfakta yemek yaparken vs. deli oluyor bacağıma yapışıyor, ağlıyor. Oyuncak olarak ne verirsem vereyim kabul etmiyor. İllaki mutfaktan çıkacağız. Eşim ağlarsa ağlasın duymazdan gel diyor. gerçekten öyle mi yapmalıyım acaba, sen ne önerirsin?

  4. Pratik Anne says:

    Sevgili Tosdsbagalar'in annesi,
    Gercekten ikinci cocuk olmanin karakter uzerinde bambaska bir etkisi var. Kendilerini savunmayi cok cabuk ogreniyorlar.
    Ve ben bebeklerde ve cocuklarda diger cocuklari gozleyerek ogrenmenin, ebeveynleri gozleyerek ogrenmeden daha etkili olduguna inaniyorum. Bu yuzden kisa sureli de olsa 3 yasindan itibaren yuvanin faydadsina inaniyorum.

    Anne yazar,
    Cok tesekkur ederim soyledikklerin icin. Bazi seyleri annelerimiz soyluyor, kitaplar yaziyor ama gercekten tecrube edene kadar bunun sebebi tam kafamiza yatmiyor. Bence ikinci defa anne olmak boyle bir tecrube.

  5. Doğa says:

    Print edilip saklanmalı bu yazı dizin..Çok değerli bilgiler paylaştıkların…

    Tesekkurler ve sevgiler 🙂

  6. Ilknur says:

    Gercekten cok guzel ve faydali bir yazi olmus. Cok tesekkurler.
    Bizim sitede de cok cocuklu bir suru aile var. Kimisinin 4-5 cocugu var ve annelere baksan kesinlikle o kadar cocugu var demezsin.Hepsi mutlu ve bakimli. Onlara sordugumda nasil oluyor diye, aldigim cevap %90 su oluyor "En zoru ilk cocuk. Ne yapacagini bilemiyorsun. Herseyiyle sen ilgileniyorsun. Ikinciden sonra cok kolay. Cunku birbirlerini oyaliyorlar ve daha cabuk ogreniyorlar."
    Ben de simdi Nilufer`den sonra diyorum ki ikinci cocukta bazi seyleri kesinlikle yapmiycam. Maalesef ben ne kadar okusam da uygulamada cok takildim ilkinde. Umarim ikincide daha kolay olur.

  7. binnur says:

    sevgili pratik anne, işte yine çok faydalı bir paylaşım daha.. ben de şu aralar bu konuya kafa yormakdaydım, 6 aylık minik bebeğim evet şimdi çok küçük ama zaman içinde ben onun ne kadar zamanını doldurmalıyım ne kadar kendi haline bırakmalıyım, kendi kendine neler yapabilir veya yapmalı? keyifle okudum yazını ama şu noktada netleşemiyorum, insan çoğu hatada aslında doğrusunu biliyor ama yaşamadan o ideal noktaya gelemiyor, bilmiyorum belki doğrusunu hep bileceğim ama pratikte de yanlış olan ne varsa yapacağım..bir müsibet bin nasihattan yeğdir misali..e ikinci çocuk da düşünmediğimize göre yazık değilmi minik meleğime.. endişeleniyorum:(

  8. gullesu says:

    mükemmel ve harika bir yazı elinize yüreğinize sağlık.2,5 yaşında bir kızım var ve 6 aylık hamıle biri olarakne yapıcam diye kara kara düşünürken tüm cesaretimi toplamamı sağladınız.çok teşekkürler

Yanıtla Ilknur

designed by GeCe for personal use of Pratik Anne