İlk çocuklar ve kardeşler – Bölüm I

Dec 10, 2009 - 11 Yorum


İkinci çocuktan sonra herkesin başka bir tecrübesi, başka bir yorumu vardır. Özellikle ikinci bebek yeni doğmuşsa ne kadar zor olduğu “bir çocuk bir iş, ama iki çocuk dört iş” şeklinde tarif edilir. Neden bilmiyorum ben iki çocuklu olmayı o kadar zor bulmadım. Belki yaş aralığımız iyi. Kıpırcan bir nebze kendini idame ettirecek yaşa gelmişti. Belki zaten benim biraz (biraz mı, çook) rahat bir anne olmamın etkisi de olmuştur. Eşimin çocuklara birebir ayırılan vakitle ilgili sıkıntısı olmasa “bence” 3. çocuk ve sonrası aslında anne ve babaya iş yükü açısından çok da zor değil. Çünkü, eğer becerebilirseniz, hem büyüyen çocuklarınız küçükleri kolluyor, hem küçükler büyüklerine baka baka kendi işlerini kendi yapmayı daha çabuk öğreniyorlar, hem de çocuklar birbirleriyle oynayıp, birbirlerine çok şeyler öğretiyorlar.

İlk çocuk ve geriden gelenler arasındaki farkların büyük bir kısmının da ilk çocuktan sonra anne ve babanın ilk çocukta olduğundan daha farklı birer ebeveyn olmasına bağlıyorum. Sadece daha tecrübeli ve nispeten daha rahat olmalarının yanısıra, bazı şeylerin lojistik olarak ilk çocuğa yapıldığı gibi yapılması da mümkün olmuyor. Bir tanıdığım bu yüzden ikinci çocukların fiziken birinci çocuktan daha iri olduğuna inanıldığını söylemişti. Çocuğu öyle rahat bırakıyorsun ki rahat rahat serpiliyor.

Yani ilk çocukların bildikleri anne ve baba ile arkadan gelenlerin bildikleri anne ve baba bambaşka oluyor.

2 senelik tecrübemle ilk çocuğum ve kardeşi konusundaki gözlemlerimi toparlamaya çalıştım. Siz de göreceksiniz ki aşağıda yazdığım farklılıkların bir kısmı mizaç ve karakter, yani genetik, bir kısmı ise ya bizim anne baba olarak değişmemizden dolayı veya arkadan gelen çocukların abi ve ablalarını örnek almasından kaynaklanıyor. Genellemek yanlış olur. Bu yüzden ikinci ve daha fazla anneliği yaşayanlar yorumları ile bu yazıyı zenginleştirirlerse çok sevinirim.

Ana kural:
Karakter: Ne olursa olsun kardeşler birbilerinden dünyalar kadar farklı oluyor. Daha ilk günden bunu görmeye başlıyorsunuz. Bence anne babalığın özünde çocuğunuzun farklı bir birey ve kişilik olduğunu kabul etmek ve onu öyle anlamaya çalışmak yatıyor. Aynı bağlamda diğer çocuklarınızın da ilkinden apayrı bireyler olduğunu görmek de insanı hem (hala daha) şaşırtıyor ve heyecanlandırıyor.

Düzen: İlk çocuğunuzla hem onu tanıyıp hem kendinizi tanıyıp el yordamı ile yol bulmaya bir düzen oturtmaya çalışıyorsunuz. Biz Kıpırcan’la hep sabit bir düzen takip ettik. Kendisi de doğduğundan beridir rutinlerin adamıdır. O hep öyle rahat etti, o düzende rahat edince biz de ona istediği düzeni vererek rahat ettik. Akşam hep 7 de yatırdık, neredeysek koştura koştura eve döndük. Banyosu belliydi, uyku saatleri neredeyse dakikti. Emzirme ve yemek vakitleri de öyle. Bu bize biraz kısıt getirmiş gibi gözüktüyse de eşimle beraber çalıştığım için yardıma gelen aile efradı ve bakıcılar arasında işleri yürütmek adına bize de çok rahat oldu.

Hala daha alıştığı ve sevdiği şeyleri her gün aynı şekilde aynı sırayla ister. Okuldan alınca arabada bir meyva suyu eşliğinde tost yer. Unutursak cidden rahatsız olur. Akşam yemek sonar rutini aynıdır. Tuvalet, biraz oyun, hazırlık, kitap okuma ve uyku.

Kımılnaz’da ise yine bir düzen vardı ama sınırları genişti, esnemeye müsaitti. Özellikle tek başıma iken Kıpırcan’ı benim okula getirip götürmem gerektiğinden Kımılnaz’in saatleri de onun etrafında ayarlanıyordu. Bu durumda Kımılnaz daha çabuk araba koltuğunda ve bebek arabasında uyumaya alıştı çünkü bebeği sokaklarda uyutmak 3 yaşındaki bir çocuğu 6 aylık bir bebeğin uyuma saatlerine göre evde tutmaktan daha kolaydı.

Sağolsun Kımılnaz’da nispeten esnek rutinlerin insanıydı. Gün içi iki yerine bir uyku alsa abısı gibi canımıza okumuyor. Halbuki Kıpırcan uyku vaktini biraz geçirse önce minik bir sarhoş adama sonra da bir canavara dönüşüyordu. Kımılnaz hala daha araba koltuğunda ve bebek arabasında çok rahat uyur.

Beslenme:
Biberon ve bardak- Her iki bebeğimi de 18.-19. aya kadar emzirdim. Kıpırcan’ı erken haftalardan itibaren işe dönecek olmanın verdiği sorumlulukla biberona alıştırdım. O da alıştı. Aynı zamanda hem benden şut alıyordu hem de biberondan. Hiç karışıklık yaşamadı.

Kımılnaz’da ise işe ara verecek olmanın rahatlığı ile biberon işini savsakladım ve 3. aydan sonra hanımefendi biberon istemedi. Ama acil durumlarda (benim hastalığım vb) birşey vermek gerektiğinde biberonu reddettiği için Wee marka ufak suluk ile başladık. Sonra büyük alıştırma bardaklarına geçtik ve 8.-9. aylarda ufak shot bardakları veya ikeanın mini mini bardakları ile su ve süt içmeye başladı.

Kıpırcansa aynı aylarda herşeyi biberondan içiyordu. Alıştırma bardağına çok geç geçtik. Hatta bir dönem biberona mecburi geri dönüş yaşadık. Bardaha geçmemiz ise 2 yaşı geçmiştir herhalde.

Katı gıdalar – Kıpırcan’da ilk anne olmanın verdiği heyecan ve pimpiriklikle hep ev yapımı püre ve mama verdim. Nereye gittiysem yanımda cam kaplarda veya mama termosunda mama taşıdım. Her yerden kaynar şu bulup, onları ısıtıp yedirdim. Hatta evde organik tahıldan kendi tahil ünümü bile yaptım. Evet ne kadar abartılabilirse ben Kıpırcan’da abarttım.

Kımılnaz’a ise verebildiğimiz kadar taze mama verdik ama dışarıda hazır organik kavanoz mama vermekten gocunmadım. Tahil unu yapmaya kalkışmadım.

Kıpırcan 1.5 yaşına kadar püre yedi. Bu muhtemelen önün fizyolojik yapısındandı, çünkü yemekler boğazına çok takılırdı.

Kımılnaz 8.-9. aylarda pütürlü püre ve 1 yaşına gelmeden bizim yediğimiz yemekleri ezilmiş haliyle yemeye başladı.İkisinin de dişleri çok geç çıktığı halde
Kımılnaz oldum olası katı yiyecekleri, ekmeği, kuru meyveleri çok kontrollü yer.

Kendi kendine yeme – Kıpırcan hala daha ağzına yemek verilmesini bekler, ki bunun sorumlusu da ailemizdir (ben hariç). Kımılnaz ise 10-11 aylıktan itibaren kendi yemek istedi ve şu anda da iştahı yerinde ise kesinlikle elletmez, kendi yer.

Tatlılar – Kıpırcan 2.5 yaşına kadar doğumgünleri dışında şeker ve çukulata görmedi. Bize kalsa daha da görmezdi ama Türkiye seyahatinde herkes pasta yedirme yarısına girince biz de yavaştan kolumuzu kaptırdık. Ama Kımılnaz 1 yaşını geçip aklı erdiği andan itibaren abisi yiyorsa tatlı istedi. Biz de birine verip öbürünü reddetmenin çok da makul olmadığını gördük. Çok yapay olmamak sureti ile şeker ve çikolatayı sunmaya başladık. Bu durum hem Kıpırcan’in hem de bizim kendi tatlı ve çikolata tüketimimize bir süre olumsuz etkisi oldu. 2 yaşında hanım şu anda eminem (M&M) demeyi pek ala biliyor.

Bu serinin devamı:
İlk çocuklar ve kardeşler – Bölüm II
İlk çocuklar ve kardeşler – Bölüm III


Etiketler: , , , ,
Kategoriler: Bebek / Çocuk

«       |       »




"İlk çocuklar ve kardeşler – Bölüm I" için 11 Yorum yapılmış.

  1. ECE says:

    nispeten aynı şeyleri yaşıyoruz her halde. Bazen ben bile kendi rahatlıgıma inanamıyorum. yalnız ben sunuda fark ettim ilk çocuklar birazda sanssız oluyorlar evliliğin ilk yıllarında doğdukları için bıraz çatışma içinde doğuyorlar. bizde öyle oldu eşimin ailesi benim ailem ben eşim hepimiz birbirimize alışma safhasındaydık. çocukta bu olayların tam ortasında doğmuştu. çocugu birbirlerinden kıskanır sevdirme yarışına girerlerdi. şımarıklık yapma üst sınırı zirvedeydi yani. iki aileninde ilk torunu olmak evdeki otoritemizi zorlamıştı.çocuk kucaga alışmıştı kızımı nereye koysan orda kalıyor emzirmeden emzirmeye alıyorum kucagıma nerdeyse. bir konuda daha katılıyorum size kıskançlık krızlerimiz olsada mutfakta yemek yaparken kardeşi ağladıgında oğlum susturuyor, bezini mendilini kıyafetini getiriyor koltugunu sallıyor. kardeşi su anda 4 aylık zannedersem biraz daha büyüyüp abisinin arkadasından koşmaya başladıgında işim dahada kolaylaşıcak.

  2. Tulay says:

    Merhaba,
    Bizim gibi 2.cocugu dusunenler icin de yol gosterici(simdilik tesvik edici gibi de gozukuyor :)) olacak bu yazilariniz.
    Rahat bir anne oldugunuzu soyluyorsunuz. Bunu da biraz açar mısınız? Ben kendimi bazen rahat bazen de fazla kontrol duskunu olarak dusunuyorum da… Belki tanımlamanızla 2.cocuga hazir olup olmadigimiza da karar verebiliriz.

    Tulay

  3. Doğa says:

    Allah nasıp eder ve bır bebegım daha olursa.. sanırım bende rahat annelerden olacagım.. ıkı cocukla ıdare edebılecegımı bılıyorum. Sıkıntım eşimin dalış sevdasına bıraz ara verıp en azından ılk zamanlar da bana destek verıp veremeyecegı dusuncesı 🙂

    Sevgıler..

  4. blogcuanne says:

    Benim adıma tam zamanında gelen bir yazı oldu, teşekkür ederim Pratik Anne. İçim biraz rahatladı.

    Şunu soracağım (belki daha sonra yazacaksın ama): Televizyon konusunda ne yapıyorsun? Biz ilkinde çok titizlendik, 2 yaşına kadar beklecektim, 16 ayda koyverdim. Fazla seyretmiyor, bazen günlerce seyretmediği oluyor, ama yine de oturup seyretmek istediği zaman ikincisini ne yapacağımı düşünüyorum.

  5. Pratik Anne says:

    Sevgili Ece,
    Kipircan bizim tanismamizin 6. yildonumunda ve evliligimizin 3. yilinda dogdu. Herkes birbirini taniyordu. Ama her iki tarafinda ilk torunuydu. Ve de biz uzaktayiz onlardna malum, o yuzden gelcekten Kipircan cok ilgi gordu.
    Sonra Kimilnaz geldi. O da ilk kiz torun oldu. Bu sefer ilgi ona kaydi. Kipircan artik ebek degildi. Burak'in sikintisi bu konuda oldu ve kardesini cok kiskandi acikcasi. Su anda anne baba veya ilgi kiskancligi kalmadi fakat (yazacagim) aidiyetten kaynaklanan esya kiskancligi arada devam ediyor.

    Sevgili Tulay,
    Soyle tanimlayabilirim. Belli bir duzeni ve guvenligi sagladigim surece "yapma, etme, dur, otur, kalkma" demem. Oglumu ozellikle kostururum. Yemek konusunda yerlerse yerler, yemezlerse sofradan kalkarlar ama peslerinden kosmam. Belli sinirlar icinde (evimizin onundeki kaldirim) sokakta kosabilirler. Ama karsidan karsiya gecerken ellerini tutturmazlarsa, bagirsalarda cagirsalarda kucaklar gecerim. Evde illa gozumun onunde olmak zorunda degiller. Gibi bir rahatliktan bahsediyorum.

    Sevgili Doga,
    Ne yalan soyleyeyim. Esimin destegi yadsinamaz. Ozellikle gece yatirirken,m yemeginde vs o olmazsa olmaz. Hem zaten cocuklar da babalarini ariyorlar. Ikiye iki yakin markaj olunca cok cok daha rahat.

    Blogcu Anne,

    Evet, yazacagim 🙂 Biz Kipircan'da Deniz'e basladigin civarlarda basladik. Ayni sekilde mesela yazin hic yuzune bakmadigimiz oluyor ama su anda mevsim itibari ile asagi yukari her gun seyrediyor. Kipircan TV karsisina oturdu mu mihlanir kalir. Kimilnaz ise iki dakika bakiyor, sonra kalkip kendi kafasina gore oynuyor. Cok meraklisi degil yani. Kisilik meselesi herhalde.

  6. Esra Solomon says:

    Burcu'cugum,
    Ellerine saglik, cok iyi zamanli bir yazi oldu. Malum ikinciyi bekledigim su siralar beni en cok dusunduren iki cocuklu hayat nasil olacak sorulari. Bir de ya Gavin kadar hareketli ve cesuryurek bir cocuk olursa sorusu var ki onu dusunmemeye calisiyorum zaten.

    Ama sen ve diger iki cocuklu anneler(forumda) oyle guzel oturttunuz ki duzeninizi sahsen beni bu durum cok rahatlatiyor.

    Yazinin devamini merakla bekliyorum. Bir de ikinci cocuk dogduktan sonra ki ilk aylarda hayatti kolaylastiran tiplerin varsa cok makbule gececektir. Sevgiler, ve opucukler miniklere:)))

  7. Calisan Anne says:

    Sevgili Pratik Annecim, Biz de ikinci çocuğu çok isteyen fakat rahatlığa alışıp, yeniden eski günleri yaşamaya korkan bir aileyiz. Bu yazın çok cesaret verici oldu. Teşekkürler & Sevgiler, Çalışan Anne

  8. Elif says:

    en büyük yarama parmak bastınız:)
    benim 16 aydan sonra ikinci bebeğim dünyaya geldi.sizin yaş aralığı çok iyi, bende ise her şey o kadar zor ki.o yüzden buradan herkese aman ha! diyorum:)
    ilk zamanlar bebeği emzirmekte çok sıkıntı yaşıyordum.büyük oğlum ağlama krizlerine giriyordu kimsenin tutmasını istemiyordu onu.böylelikle 2.aydan sonra 9 ay boyunca sağıp süt vermek zorunda kaldım,sık sık biberonla verdiğim için alışmış oldu beni istemedi.
    kardeş yürüyemediği zamanlarda sürekli kucağımda taşıyor olmam problem oldu o da hep kucak istedi, ben ikisinide taşıdım.
    uyumaları birbirlerini uyandırmaları en büyük problemimizdi, hala devam.
    yalnız başıma iki bebekle dışarıya çıkmam hala işkence gibi ama yine de evdeki zorluklardan iyidir deyip çoğu zaman dışarıda geçirebiliyoruz günümüzü.
    herkes ileride rahat edeceksiniz birlikte oyunlar oynayacaklar diyor.şu anda da bazen oynuyorlar tam yaşanan sıkıntılara rağmen iyiki olmuş gözüyle onları tebessümle seyrederken 1-2 dakika sonra abinin kardeşe darbesi, itmesi sonucu yaşanan ağlamalar kardeşin, korkusundan sürekli kucağımda olmak istemesi,abinin buna daha da çok sinirlenmesi kısır döngüsü…
    darbelerin ardı arkası kesilmiyor, hiç bir oyuncağına dokunmasına izin vermiyor.sürekli itip düşürüyor ağlatmaktan hoşlanıyor.ne yapacağımızı şaşırdık bu konuda.kızıyoruz her defasında bu sefer o ağlıyor.güzel güzel anlatayım diyorum hiç oralı olmuyor.kreşe vermek istedik 2 gün boyunca sürekli ağladı, dolayısıyla göndermekten vazgeçtik.ikisini de aynı anda göndereceğim zamanı bekliyorum.
    o kadar fazla ki yaşanan problemler.ikisi de o kadar güzeller ki şikayetim onlardan değil tabiki, en azından 1 sene daha geç gelseydi kardeşimiz.
    o yüzden kesinlikle en az 3 yaş olmalı diyorum.

    böyle yararlı bir site hazırladığınız için çok teşekkürler.

  9. Pratik Anne says:

    Esra'cim,
    Insallah sen de duzenini oturtacaksin ikinci yavru gelince. Hareketli olmasina nasil olsaalisiksin. Ilki cok sakin olsa ikincisi cok hareketli olsa daha buyuk sok olurdu bence 🙂

    Calisan Anne,
    Tembellik yok 🙂 Ilk donemler biraz zor oluyor. Nasil olsa yavru okula basladi herhalde.

    Sevgili Elif,
    Emre ve Enes ile boyle sikintilar yasamaniza uzuldum. Biz de yasadik ve ozellikle belli oyuncaklarda hala problem yasiyoruz. Insallah pek kisa zamanda toparlar ve duzene girersiniz.

  10. GüLCaN says:

    ne zamandır uğrayamamışım blogunuza. yine çok faydalı bi yazı yazmışsınız. öncelikle teşekkür etmeliyim. birazdan 2. bölümü de okuyacağım.

    benim oğlum 3 yaşında. genelde ev içinde kendi haline bırakarak büyüttüğüm bir çocuk. ben bazen tv izlerdim, bazen kitap okurdum ya da bilgisayar başında olurdum o oyuncaklarıyla kendi kendine oynardı. ama tabi kalkıp ta bi mutfağa gideyim evi toparlıyayım gibi şeylere izin vermezdi. hemen takılırdı peşime o da gelirdi. yani yanında olduğunuz sürece ilgilenmenize gerek yoktu.

    şimdilerde 2. hamilelik günlerimi yaşıyorum. oğluma bu duruma alışması için bi kardeşi olacağını, ama şimdi çok küçük olduğunu, annenin karnında büyüyünce evimize geleceğini, ona abi diyeceğini vs… anlattık. sanırım büyük bir hata yaptık. çünkü o günden beri oğlum aşırı ilgi isteyen, annenin yakasını asla bırakmayan bi çocuğa dönüştü. kendi kendine bişeylerle oyalanmak diye bişey yok onun için. ya benimle konuşacak, ya benimle oynayacak, ya da birlikte bir yerlere gideceğiz. herşey anneyle yapılacak. anne tuvalete girse kapıda durup ağlayacak.. yemek yerken sen yedir diye diretiyo mesela bi de. sanırım kıskançlık girdi devreye. başka bir bebekle anneyi paylaşma korkusu onu bu hale soktu. ilk günler yumruklamak, vurmak istiyodu karnıma. şimdilerde öpmeye başladı. ama kızarsa arada bir yine vurmak istiyor. doğduktan sonra neler olacak bilemiyorum. düşündükçe korkuyorum.

  11. Sinem says:

    merhaba, sitenizi internet buldukça takip etmeye çalışıyorum.çok beğeniyorum.yazılarınızı dikkatle okuyorum.kendime de bişeyler katmaya çalışıyorum.benim 15 aylık bir oğlum var.ikinci çocuğu düşünüyorum fakat burada yazılanları referans da almak istiyorum.benim eşimin bana yardımcı olması söz konusu bile değil. sabah çıkar gece en erken 9 da bazı geceler 3,4,5 vb.ama birlikte büyümelerini de istiyorum.aradaki yaş farkı olursa birlikte zaman geçirmek oynamak istemezler gibi geliyor bana.iki çocuğu olan anneler benimle tecrübelerini paylaşırsa ve tavsiyelerini yazarsa çok sevinicem.pratik anne sizin ufaklıklar arası yaş farkını gözden kaçırdım sanırım.tekrar yazma şansın varmı?

Yanıtla Doğa

designed by GeCe for personal use of Pratik Anne