Kardeşlerde paylaşma ve kıskançlık – 1.5 sene sonra

May 22, 2009 - 10 Yorum

Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,
Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,
İkisi arasındaki farkı bilmek icin AKIL ve
r

Kardeşlerde paylaşma ve kıskançlık
yazılarımın üzerinden 6 ay geçmiş. Biz çoğalalı, yani Kıpırcan abi olalı 1.5 sene olmuş. Bu 1.5 sene hem kardeşler arası, hem de Kıpırcan ile bizim ilişkilerimiz çok çalkantılı geçti. Şimdilerde biraz sular durulmuşsa bile yarının ne göstereceği hiç belli olmaz diye yaymıyoruz.

Kıpırcan ile bir ay evveline kadar yaklaşık 3 ay süren çok agresif bir dönem geçirdik. Ben artık ne empati ile, ve duygusal koçluk ile adama ulaşamayınca sinirlerim yay gibi gergin, sağa sola ateş saçmaya, en ufak kıvılcımda parlamaya başlamıştım. Sağolsun, babam imdadımıza yetişti. Yaptığı güzel bir konuşma sonrasında (ki bu konuşma sırasında her dediğine karşı çıktım. Ben kendiminki ile uğraşırken o da kendi çocuğu ile uğraşıyor 30+ senedir 🙂 herşeyi kafamda yerine oturttu.

Sizinle bu konuşmadan benim aldığımı paylaşmak istiyorum.

İlk çocuklara hükümdarlıkları süresince normal olarak aşırı bir ilgi ve sevgi gösterdiğimiz bir gerçek. Özellikle mükemmel anne baba olmaya çalışıp, çocuğumuza herşeyi ve hepsini ve en iyisini vermeye çalışırken – ki bunlar çok normal ve kaçınılmaz – çocuğu farklı bir gerçekliğe alıştırmış olduk. Özellikle bizim durumumuzda Kımılnaz’a hamileyken ve ilk doğum sonrası “aman Kıpırcan kıskanmasın ve kendini geri plana atılmış hissetmesin” diye daha bir üstüne düştük. Öyle ki kardeşinin olup olmadığının Kıpırcan’ın umurunda bile değildi açıkçası. Babası bir hafta izin alıp bütün gün onunla oynadı. Daha ne istesindi.

Bu inanılmaz ilgiyi başka biriyle paylaşamama sendromu 1.5 senedir değişmedi. Değişmediği gibi Kımılnaz hareketlendikçe, yürüdükçe ve konuştukça daha arttı. Kıskançlık tavırları, eşya paylaşamama ve zarar verme değişik şekillere girerek devam etti. Fakat ne yaparsak yapalım kesinlikle ortadan kalkmadı. Bana göre 1.5 sene yeterdi de artardı bile. Bu artık bitmeliydi ve her yolu deneyip de bunu yokedememek bende iyice hırs ve sinir yaptı. Babam da bu noktada bana müdahale etti.

Konuşmadan bir süre sonra kabullendiğim nokta ve yeni dönüm noktası şu oldu.

İlk çocuklar anne ve babalarını ve onlardan gördüğü ilgiyi kardeşlerinden kıskanırlar ve bunu durdurmanın, değiştirmenin, bitirmenin veya kıskanmamayı öğretmenin bir yolu yoktur.

Eğer anne baba olarak bunu kabul edersek (Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR kısmı) herşey bir nebze daha kolay oluyor. Bunu çözülmesi veya ortadan kaldırılması gereken bir problem olarak değil, geçiçi bir dönem olarak görünce daha kolay başa çıkılıyor (ki gidişat fena değil).

Bu kıskançlık değişik şekillerde kendini gösteriyor: olumsuzluk, huysuzluk, söz dinlememe, kardeşe zarar verme ve eşya paylaşamama

Babamın bana söylediğine göre iki önemli görevimiz varmış.

1. Büyük kardeşin küçük kardeşe zarar vermesini engelleme.
2. Bazı ev veya aile kuralları koyup bunları uygulama.

Birinci noktada kesinlikle gözümüzü iki kardeşten ayırmamamız gerek. Her teşebbüste hemen müdahale ve gerekiyorsa kuralımızın doğal sonucunu uygulamamız gerek. Örnek olarak Kıpırcan kardeşini imeye teşebbüs etti diyelim. Burada Kıpırcan a evde kimsenin birbirini itmediği kuralını söylüyoruz. İterse kardeşinin canı yanabilir gibi açıklamalar yeterli değil. Çünkü 4 yaşındaki bir çocuk ve o itme dürtüsünü tetikleyen kıskançlık bizim bildiğimiz mantık ile hareket etmiyor. Ama o itmenin bir sonucu olmalı. O da aileden aileye değişir. Bizde sonuç olarak o ortamdan başka bir yere götürülme oluyor, biraz odasında gidip kendine gelmesi ve eğer becerebiliyorsa özür dilemesini bekliyoruz.

Bu “kural” ve “doğal sonuç” uygulamasının dahi Kıpırcan’ın kıskançlığını bitireceğini ve bir daha itmeyeceğini garantilemediğini biliyor ve kabul ediyorum. Bu işlemi daha milyon kere yapma ihtimalim mevcut. O yüzden sabrım daha fazla.

Bizim ev kurallarımızdan bazıları şöyle:

  • Evde kimse birbirine vurmaz ve canını acıtmaz.
  • Paylaşılamayan oyuncak ortadan kaldırılır, kimse oynayamaz (bazen Kıpırcan sesini çıkarmıyor çünkü Kımılnaz oynamasın da ona razı)
  • Sokaktan eve girince muhakkak eller yıkanır.
  • Yemekten önce tatlı ve abur cubur yenmez.

Üçümüz ve dördümüzün vakit geçirdiği oyun ve aktiviteler arttıkça Kıpırcan kardeşine karşı daha olumlu yaklaşmaya başladı. Aslında bu aralar olumlu bir döneme girdi sanki. Havaların ısınması ve sokakta hepimizin beraberce vakit geçirip, eğlenip, enerji atmasının da etkisi vardır eminim. Kışın dört duvara tırmanmıştık hepimiz. Kımılnaz abisini yaptığı herşeyi yapmak istiyor. Bu durumda Kıpırcan’ın istediği birşey yapmak yeterli. Kımılnaz yaşına başına bakmadan aynısını taklit ediyor. Hem arada Kıpırcan’a kardeşine birşeyler gösterme, öğretme fırsatı doğuyor. Kıpırcan’da bunları çok seviyor. Hçbirşey bulamazsam en basitinden CD Çalara bir müzik CD si koyup dansediyoruz.

Oyuncak paylaşamama, kavga, büyük kardeşin, küçük kardeşe zorla birşey yaptırmaya çalışması durumlarında yapma demek yerine alternatif veya çözüm sunuyorum. Oyuncak değiş tokuşu, oyuncak sırası için saat tutma (timer kullanılabilir), alternatif oyuncak sunma bunlardan bazıları. Bazen ben artık bırakıyorum, kendi aralarında öğrensinler. Genelde Kıpırcan inatçı, diretiyor; Kımılnaz bir süre sonra elindekini veriyor. Gözüm üstlerinde, birbirlerinin gözlerini oymadıklari sürece kendileri ne yapabilirler diye bakıyorum. Artık Kımılnaz’da öğrendi, Kıpırcan elindekini almaya calışır, veya zorla birşey yaptırmaya kalkarsa cok tiz çığlık atıyor veya patlatıyor bir tane. Ona “vurmak yok” deyip oradan uzaklaştırıyorum ama Kıpırcan’da yaptığının farklı bir sonucu olduğunu görüyor.

Kıpırcan yuvadayken Kımılnaz ile, Kımılnaz uyurken Kıpırcan ile yanlız kalabiliyoruz ama artık dört kişilik bir aileyiz ve birebir markaj giderek azalıyor. Kımılnaz büyüdüğü için gezilecek yerler olsun, yapılacak aktiviteler olsun hep beraber yapıyoruz. İlla iki çocuklu aktivite olmuyor tabi. Aynı alanda farklı şeyler yaparak onlara konsantre olmayı da öğreniyorlar. Kıpırcan puzzle yaparken Kımılnaz’a kendi puzzle larını verip onlarla oynamasını söylüyor, abisininkine bulaşmasın diye başında duruyorum. Kıpırcan yazı yazacaksa, Kımılnaz da hemen bir kağıt kalem alıyor. Bazen Kımılnaz kendi başına takılmışken Kıpırcan’ın arkadan sessiz bir kaplan misali gözetlediğini ve müdahale edeceğini hissediyorum. Hemen ona dikkatini çekeçek ve odaklayacak birşey yaratmaya çalışıyorum. Devamlı bir orkestra şefi gibi, mümkün olduğu kadar az müdahale ile ama yönlendirerek idare etmeye çalışıyoruz.

Anlayacağınız babam sayesinde değiştiremeyeceğim şeyi kabul ettim, sabırla bu dönemi atlatmaya çalışıyorum.

 


Etiketler: , , , , ,
Kategoriler: Disiplin

«       |       »




"Kardeşlerde paylaşma ve kıskançlık – 1.5 sene sonra" için 10 Yorum yapılmış.

  1. Naile says:

    Bir çocuktan çok daha zor iki tanesi ile uğraşmak, iki katından daha zor bence çünkü tek tek değil ikisi birlikte idare ediliyor. Dilerim sabırla birlikte güzel sonuçlara erişirsiniz.

  2. sumuklubocek says:

    hamilelikte bile zaman zaman bunu yasamaya basladik biz de…
    paylastigin icin tesekkurler sevgili pratik anne!

  3. aslı says:

    Bir çocuk hiç birşey iki çocuk çok şey:))) sabırlar, metanetler, başarılar diliyorum sevgili pratik anne

  4. Anonymous says:

    olay bazen de ters işliyor. bizim küçük büyüğüdaha çok kıskanıyor. büyüğü kucağımıza aldığımız ve öptüğümüzde çıldırıyor.
    kolay gelsin. ayşe

  5. ela selin says:

    Biz de pek muzdaribiz bu dertten. Kızım agresyon derecesine vardırıyor bu kıskançlığı. Önerilerini değerlendireceğim mutlaka.
    Bir de okuduğum bir kitap çok hoşuma gitmişti. Tavsiye ederim: Siblings without rivalry. Senin dediğin gibi önce kabul et, sonra başka yere kanalize et tezini savunuyor.
    Sevgiler.

  6. maydanoz says:

    Merhabalar
    Beğendiğim blogunuza, maydanoz blog topluluğu arasında tanıtımı için bir sayfa ayırdım, bilmenizi isterim.
    Selamlar..

  7. büşra karaca says:

    sevgili pratikanne,

    yazılarınızı elimden geldiğince takip ediyorum. bu yazıya bir teşekkür etmeden edemedim. istifadeli oldu benim için.

    başarılar ve iki çocukla kolaylıklar dilerim.

  8. Pratik Anne says:

    Sevgili Naile,
    Aslinda ilk sene zor diyelim. Sonra artik yoluna giriyor. Buyuk kardes kucuk kardesi oyaliyor, kucuk buyukle oynuyor. Birbirlerini kolluyorlar. Zorluklari var tabi ama zevki kat kat fazla.

    Sumuklubocek,
    Blogunuzu takip ediyorum. Sevgili Selim cok iyi bir abi olacak eminim.

    Sevgili Asli,
    Hepsi birbirinden kiymetli. Anne baba olarak takindigimiz tavir cok onemli. Ne varsa eskilerde var aslinda.

    Ela Selin,
    Ben o kitabi okudum. Hatta o bayanlarin How to Talk so kids will listen ini da okudum. Cogu tavsiyelerini uygulamaya calistim. Anneye sabir yuklemesi acisindan guzel. Fakat uygulamalarin bazilarini Kipircan yemedi ve yutmadi acikcasi. 🙂 Yavrularinin fotolarini gordum. Oglush kocaman olmus bile.

    Sevgili Adsiz,
    Size de kolay gelsin. Cocuklarin karakterleri cok enteresan. Kimilnaz (Allah nazarlardan saklasin) cok sakin, paylasimci, akli basinda ve cana yakin bir kiz cocugu. Ama damarina bastin mi da fena yapar 🙂 Sizin buyuk uysal, kucuk agresifse o da baska bir cesit iste.

    Sevgili Maydonoz,
    Cok tesekkur ederim. 🙂

    Sevgili Busra,
    Ben de sizin blogunuzu takip ediyorum. Iki cocuklu gunlerinizi ve tavsiyelerinizi, oyunlarinizi okuyup ben de faydalaniyorum. Omuz omuza buyutecegiz cocuklarimizi
    🙂

  9. Prima Rima says:

    2.ye sahip oldugumda dönup bu yazıyı okumam gerekecek…teşekkürler.Ve size kolaylıklar.

  10. Cagla says:

    Pratik anne , kardeşler hakkındaki yazılarınızı okudum.Ellerinize sağlık çok güzel anlatmışssınız.

Yanıtla ela selin

designed by GeCe for personal use of Pratik Anne